Son yıllarda, özellikle ofis çalışanları arasında, ayakta çalışmanın hareketsiz yaşam tarzının önüne geçebileceği düşüncesi yaygınlaşmıştı. Uzun süre masa başında oturan bireyler, ayakta durmayı bir alternatif olarak değerlendirerek daha sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemeyi hedeflediler. Ancak, Avustralya ve Hollanda’daki araştırmacılar tarafından gerçekleştirilen yeni bir çalışma, uzun süre ayakta durmanın oturarak çalışmaktan daha faydalı olmadığını; aksine çeşitli sağlık riskleri taşıyabileceğini öne sürdü.
Bu araştırma, İngiltere’de sağlık sorunları bulunmayan toplam 83 bin birey arasında yapıldı. Katılımcılara, akıllı saat gibi işlevsellik taşıyan akıllı bileklikler takıldı. Bu cihazlar aracılığıyla, insanların günlük aktiviteleri detaylı bir şekilde takip edildi. Araştırmanın sonuçları ise dikkat çekici veriler sundu. Özellikle, günde 2 saatten fazla ayakta duran bireylerde, bacaklarda varis oluşumu ve derin ven trombozu (kan pıhtısı) gibi risklerin artış gösterdiği belirlendi. Kısacası, ayakta durmanın kalp sağlığına olumlu bir katkı sağlamadığı gözlemlendi.
Sidney Üniversitesi’nden akademisyen Matthew Ahmadi, yaptığı açıklamalarda, oturarak geçirilen sürenin kardiyovasküler hastalık riskini azaltmadığını, bilakis kişiyi risk altına sokabildiğini ifade etti. Ahmadi, ayakta durmanın tek başına hareketsiz bir yaşam tarzından kaynaklanan sağlık sorunlarına kesin bir çözüm olarak görülmemesi gerektiğini dile getirdi. Bu noktada, sağlıklı bir yaşam tarzı için dengeli bir hareket ve oturma alışkanlığının benimsenmesinin önemine vurgu yaptı.
Araştırmanın bulguları, günümüz çalışma koşullarında sağlıklı bir denge oluşturmanın gerekliliğini ortaya koyuyor. İnsanların daha fazla hareket etmeleri teşvik edilse de bu durumun ayakta durmakla sınırlı kalmaması gerektiği, farklı aktivite çeşitleriyle zenginleştirilmesi gerektiği anlaşılıyor. Sonuçta, sadece durmanın veya oturmanın tercih edilmesi yerine, gün boyunca hareket eden bir rutin oluşturmak, kardiyovasküler sağlığı korumada ve farklı sağlık sorunlarıyla başa çıkmada daha etkili olacaktır.
Sonuç olarak, ayakta çalışmanın ya da oturmanın tek başına yeterli bir çözüm olmadığını; her iki yaşam tarzının da belirli sağlık riskleri taşıdığını söylemek mümkündür. Çalışmalar, bireylerin hareket etmelerini sağlayacak çözümler geliştirilmesi gerektiğini gösteriyor. Uzun süre ayakta kalmanın sorun yaratabileceği gerçeği, modern ofislerde ve çalışma alanlarında bu konuda farkındalık oluşturulmasını zorunlu kılıyor. Dolayısıyla, sağlıklı bir çalışma hayatının sürdürülebilmesi için, hareket etme alışkanlığının artırılması ve dengeli bir oturma-uyuma yaşam stili benimsenmesi gerekmektedir.
