Alman Federal Meclisi muhalefet partilerinden Sahra Wagenknecht İttifakı, Ekonomi Bakanlığı’nın verdiği yanıtta yer alan bilgilere dayanarak, Almanya’nın 18 Ekim’den 19 Kasım’a kadar olan dönemde İsrail’e toplam 23,6 milyon avro değerinde silah sevkiyatına izin verdiğini ortaya koydu. Bunun yanı sıra, bu süre zarfında, ‘çeşitli teçhizatlar’ başlığı altında toplam 20,3 milyon euro değerinde ek teçhizatların sevk edilmesi de kaydedildi.
Almanya’nın bu yılın Kasım ayı ortasına kadar İsrail’e en az 131 milyon euroluk silah ihracatı gerçekleştirdiği bilgisi dikkat çekiyor. Bu rakam, ülkelerin silah ticareti konusundaki politikalarını ve insanlık halleri üzerindeki etkilerini sorgulayan bir tartışma ortamı yaratıyor. Almanya’nın özellikle bu dönemdeki silah ihracatının yükselmesi, iç politikada ve uluslararası arenada tartışmalara yol açmakta.
Alman hükümeti, İsrail’e gönderilen silah sistemleri hakkında ayrıntılı bilgi vermekten kaçınırken; en son şubat ayında onaylanan sevkiyat kalemleri arasında küçük silahların yanı sıra muharebe tankları ve denizaltıların bulunduğu belirtildi. Bu durum, bazı kesimler tarafından eleştirilmekte, hükümetin bu silahların hangi amaçlarla kullanılacağına dair yeterli açıklama yapmaması tartışma konusu olmaktadır.
Ülkede, İsrail’e yapılan silah sevkiyatları kapsamında tartışmalar sürmektedir. Bu tartışmalar, sadece Almanya içerisindeki politikalarla sınırlı kalmayıp, uluslararası düzeyde de yankı bulmaktadır. Örneğin, Latin Amerika ülkelerinden Nikaragua, Almanya’yı silah ihracatı nedeniyle İsrail’in Filistin’deki eylemleri ile ilişkilendirerek, bu durumu bir suç ortaklığı olarak nitelendiriyor. Nikaragua’nın bu konudaki davası ise Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nda beklemektedir. Bu tür gelişmeler, silah ticareti ve insan hakları ilişkisi üzerine daha fazla tartışma ve hesap verebilirlik talebini gündeme getirmektedir.
Sonuç olarak, Almanya’nın İsrail’e silah sevkiyatları, hem iç politikada hem de uluslararası politikada ciddi tartışmalara yol açmış durumda. Hükümetin silah sevkiyatlarıyla ilgili şeffaf olmaması, eleştirilerin artmasına neden olurken, diğer ülkelerin de bu konudaki tutumları, Almanya’nın uluslararası ilişkilerindeki imajını etkilemektedir.
