Suriye’de, Esad rejiminin devrilmesi sonrasında yaşanan iç savaşın etkileri hala hissedilmeye devam ediyor. Rejim karşıtı birçok mahkum, uzun yıllar hapiste kaldıktan sonra artık özgürlüklerine kavuşmaya başlamış durumda. Bu mahkumların hapishanelerde yaşadıkları acılar, işkence odaları ve dar hücreler aracılığıyla gün yüzüne çıkmaya başladı. Düşünülmesi gereken önemli bir nokta ise, dünya basınının bu vahşete ne kadar dikkat çektiğidir. Ancak, yaşanan bu acıların bazen şova dönüştürüldüğü de görünmektedir.
Bu bağlamda, CNN International yayın kuruluşu dikkat çekici bir olayla gündeme geldi. Ajansın muhabiri Clarissa Ward, Suriye’deki bir hapishanede gerçekleştirilen bir yayın esnasında, rejimin düşüşünden habersiz oldukları iddia edilen bir mahkumu sahneye koyarak dikkatleri üzerine çekti. CNN ekibi, “hapiste kalan bir mahkumu” kendileri bulmuş gibi göstererek bu anları drone ve kamera kayıtlarıyla belgeledi.
HÜCREDE UNUTULAN MAHKUM ŞOVU
Ward’ın gerçekleştirdiği bu sahne, izleyenler üzerinde derin bir etki bıraktı. Görüntülenen mahkum, saklandığı battaniyenin altından kafasını çıkarıp kameralarla karşılaştığında korkuyla “ben sivilim” dedi ve ellerini havaya kaldırdı. Bu ifade, mahkumun oradaki durumu ve yaşadığı korkuları yoğun bir şekilde ortaya koyuyordu. Bütün bu sahne, hem etik açıdan hem de gazetecilik ilkeleri bakımından büyük bir tartışma konusu haline geldi.
GÖKYÜZÜ, ÖZGÜRLÜK VE SON…
Ardından, mahkum hücreden çıkarıldı ve aylar sonra ilk kez gökyüzüne bakma anı kaydedildi. Bu görüntü, özlem duyduğu özgürlüğü ve hayatı simgeliyor gibiydi. Daha sonra CNN muhabiri, mahkuma yemek yedirirken ona sarıldı, bu da izleyicilere sıcak bir an olarak yansıtıldı. Ward, bu an için “Gazetecilik hayatımda tanık olduğum en sıra dışı anlardan biri” değerlendirmesinde bulundu. Ancak bu durum, geçmişte Ward’ın yaptığı bazı yalan haberlerle ilişkilendirildiğinde, izleyicilerin kafasında büyük soru işaretleri oluşturdu.
Bu tür olaylar, medya organlarının sorumlulukları üzerindeki tartışmaları yeniden gündeme taşımaktadır. İzleyicilerin, yaşanan olayların gerçekliğini sorgulayabilmeleri açısından, basının daha fazla dikkat ve özen göstermesi gerektiği açıkça ortada. Özgürlük mücadelesi veren insanlar, yaşadıkları acılarla sesi duyulmaya çalışılmalı; ancak bu sürecin bir şova dönüşmemesi gerekir. Her bireyin hikayesi ve yaşadığı deneyimler, saygı ve insanlık onuru çerçevesinde ele alınmalıdır.
Bu tür manzaralar, sadece bir haber değeri taşımakla kalmayıp, aynı zamanda toplumların ve dünya genelinin dikkatini çeken insan hakları ihlallerini de gözler önüne sermektedir. Gelecek dönemlerde bu tür haberlerin nasıl şekilleneceği ve medyanın bu konudaki sorumlulukları üzerine yapılacak tartışmalar büyük önem taşımaktadır.
Oğuzhan Özmeşe
Haber Müdürü
