ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Somali ile Etiyopya arasındaki anlaşmaya dair önemli bir yazılı açıklama gerçekleştirdi. Blinken, açıklamasında, ABD yönetiminin Somali ve Etiyopya’nın egemenliğini, birliğini, bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü yeniden teyit eden bu anlaşmayı olumlu bir şekilde karşıladığını vurguladı. Ayrıca, bu anlaşmanın iki ülke arasında ortak çıkarlar doğrultusunda iş birliğini teşvik edeceğini belirtti.
Blinken, Türkiye’ye, anlaşmaya aracılık etme konusundaki liderliği için teşekkür ederek, Etiyopya’nın Somali’nin toprak bütünlüğüne saygı göstererek güvenilir bir şekilde denize erişim sağlama konusundaki teknik müzakerelere katılmayı dört gözle beklediklerini ifade etti. Bu ifadeler, her iki ülke arasında karşılıklı ekonomik faydanın artırılması adına yapılan müzakerelerin önemini ortaya koyuyor.
Somali, 1991 yılında tek taraflı bağımsızlığını ilan eden Somaliland ile Etiyopya arasındaki ilişkiler, 1 Ocak 2024’te imzalanan mutabakat zaptı sonrasında gerginlik kazanmıştı. Etiyopya’nın Somaliland’i bağımsız bir ülke olarak tanıması ve Somaliland’in Etiyopya’ya denize erişim sağlama sürecine girmesi, Somali yönetiminin tepkisini çekti ve bu durum bölgedeki krizi daha da derinleştirdi. Arap Birliği, Afrika Birliği, Kenya ve Cibuti gibi kuruluşlar, krizi aşmak için çeşitli girişimlerde bulunsa da bu çabalar sonuçsuz kaldı.
Gerginliklerin azalmasında önemli bir rol oynayan Türkiye, tarafları “Ankara Süreci” kapsamında bir araya getirmeyi başardı. Son olarak, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ev sahipliğinde 11 Aralık 2024 tarihinde Ankara’da bir toplantı gerçekleştirildi. Bu toplantıda, taraflar arasında sorunun çözülmesi için bir mutabakata varıldı. Anlaşmaya göre, Somali’nin toprak bütünlüğü güvence altına alınırken, Etiyopya’nın denize erişim talepleri, iki tarafın da kazançlı çıkacağı bir iş birliği sürecine dönüştürüldü.
Somali ve Etiyopya arasındaki bu yeni anlaşma, her iki ülkenin ciddi bir şekilde ekonomik işbirliği yapma arzusunu ortaya koyuyor. İki ülke, Türkiye’nin kolaylaştırıcılığında, 2025 yılı Şubat ayının sonuna kadar teknik müzakerelere başlamayı ve bu görüşmeleri dört ay içinde sonuçlandırmayı hedefliyor. Bu gelişmeler, bölgede barış ve istikrarın sağlanması adına atılmış önemli adımlar olarak değerlendiriliyor.
Bütün bu süreçler, bölgedeki politik dinamiklerin değişmesi açısından da büyük bir önem arz ediyor. Arap ve Afrika Birliği’nin çabalarına rağmen, Türkiye’nin bu konuda oynadığı rolün ve arabuluculuk yeteneğinin öne çıktığı görülüyor. Bu durum, aynı zamanda Türkiye’nin bölgedeki etkisinin arttığını ve uluslararası diplomasi sahnesindeki yerini güçlendirdiğini de gösteriyor.
Seçil Selen Balık
Editor
