Türkiye’de “Dijital Dünyada Çocuk Çalıştayı” ve “Dijital Bağımlılık ve Aile Çalıştayı Rapor Sonuçları” isimli bir program, kamuoyuyla paylaşıldı. Bu programda, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, 16 yaşından küçük çocukların sosyal medya ve oyun platformları ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Bakan Göktaş, dijital dünyada yaşamaya başladığımızı ve bu durumun geleceğimiz açısından büyük bir önem taşıdığını vurguladı. Dijitalleşmenin sunduğu fırsatları en verimli şekilde değerlendirmenin yanı sıra, beraberinde getirdiği risklerin de farkında olmamız gerektiğini ifade etti. Özellikle dijital bağımlılık konusunu vurgulayan Göktaş, bu bağımlılığın bireyler ve aileler üzerindeki etkilerini anlamanın, sorunun üstesinden gelmenin ilk adımı olduğunu belirtti. Yapılan çalıştayın sonuçlarının, gelecekte uygulanacak politikalar ve toplumda farkındalığın artırılması için yol gösterici olacağına dikkat çekti.
Çalıştayın çocuklar, yetişkinler ve uzmanlar olmak üzere üç ana grup ekseninde gerçekleştirildiğini aktaran Göktaş, 12-16 yaş arası çocukların ve ebeveynlerinin katıldığı bir araştırma yapıldığını, bu araştırmada çocukların çoğunun dijital araçlarla günde 3 ila 5 saat geçirdiğini belirtti. Ayrıca, en sık kullanılan sosyal medya platformlarının sırasının Instagram, YouTube ve TikTok olduğunu; sosyal medyanın kullanım amacının ise arkadaşlarla iletişim kurmak, eğitim amaçlı içeriklere ulaşmak ve eğlenceli videolar izlemek olduğunu ifade etti.
Oyun tercihleri konusunda aksiyon ve macera oyunlarının öne çıktığını belirten Göktaş, çocukların bu tür oyunları eğlenceli bulduğunu söyledi. Çocukların oyunların olumlu etkileri olarak geliştirdikleri refleksler, yabancı dil becerileri ve hızlı karar verme yeteneklerini sıraladıklarını aktardı. Bununla birlikte, olumsuz etkiler konusunda da farkındalık gösterdiklerini, zamanı yönetememe, sorumlulukları yerine getirememe ve sağlık sorunları gibi problemler yaşadıklarını dile getirdi.
Bakan Göktaş, aileler ile çocuklar arasındaki zamanın algısında önemli bir çelişki olduğunu belirtti. Çocuklar, dijital araçları kullanmanın aileleriyle geçirdikleri zaman miktarını etkilemediğini ifade ederken, ebeveynler tam tersine çocuklarıyla zaman geçiremediklerini dile getirdiler. Bu durum, ailelerle çocuklar arasında bir farkındalık yaratılması gerektiğini gösteriyor. Literatürde ebeveynlerin “dijital göçebe”, çocukların ise “dijital yerli” olarak tanımlandığını söyleyen Göktaş, ebeveynlerin zorlandığı ancak çocukların bu konuda daha az deneyime sahip olduğunu açıkladı.
Uzmanlarla yapılan görüşmelerde dijital bağımlılığın bilişsel, duygusal ve davranışsal olarak çok boyutlu bir mesele olduğunu vurgulayan Göktaş, sosyal medyanın sorunlu kullanımı ile birlikte bireylerin sosyal ilişkilerinde zayıflama ve yalnızlaşma gibi olumsuzluklar yaşadığını belirtti. Ayrıca, sosyal medya kullanımı nedeniyle aile içindeki iletişimin zayıfladığını ve insanların birbirlerine daha az temas ettiğini ifade etti.
Göktaş, tüm dünyada dijital risklere karşı çeşitli önlemler alındığını ve 16 yaşından küçük çocukların sosyal medya ve dijital oyun platformlarıyla ilgili bir mevzuat hazırlığı içinde olduklarını açıkladı. Avustralya’nın 16 yaş altı için kapsamlı bir sosyal medya yasağı getirdiğini ve Avrupa’nın da ekran bağımlılığı ile mücadelesine dair adımlar attığını belirten Göktaş, Türkiye için de benzeri önlemler almanın elzem olduğunu vurguladı. Böylece, 16 yaşından küçük çocukların sosyal medya ve dijital oyun
