İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları, 7 Ekim 2023 tarihinde başlamış olup, üzerinden bir yıl geçmiştir. Bu süre zarfında, binlerce masum insan hayatını kaybetmiştir. Gazze, gidişatın ardından adeta bir açık hava hapishanesine dönüşmüştür. Saldırıların yanı sıra, bölgede yaşanan ambargolar, yaşam koşullarını daha da zorlaştırmıştır.
Saldırılardan etkilenen insanlar, açlık ve soğuk gibi çok ciddi sorunlarla başa çıkmaya çalışmaktadır. Son günlerde, bu zor koşullarda mücadele edenlere yönelik bazı insani yardımlar düzenlenmiştir. Bugün, hayır kurumları tarafından hazırlanan yemeklerin dağıtıldığı duyurulmuştur. Ancak, bu yemeklerin dağıtımı esnasında yoğun bir kalabalık oluşmuştur, bu da bölgedeki insanların temel ihtiyaçlarının ne kadar kritik bir seviyeye ulaştığını göstermektedir.
İsrail’in Gazze Şeridi’nde uyguladığı ambargo, bölgedeki Filistinlilerin yaşam standartlarını neredeyse sıfıra indirmiştir. Gıda, su, sağlık hizmetleri ve temel ihtiyaç maddelerine erişim oldukça sınırlıdır. Tüm bu olumsuz şartlar altında, Filistinlilerin dayanışma içinde hayatta kalmaya çalıştıkları görülmektedir. Hayır kurumları, bu noktada önemli bir işlev üstlenmektedir. Gazze’nin güneyinde bulunan Han Yunus kentine sığınan insanlar, bu yardımlardan yararlanarak bir nebze olsun rahat nefes alabilmektedirler.
Ancak, bu insani yardımların kapsamı ve sürekliliği, uluslararası toplumun bu krize ne kadar duyarlı olduğuna bağlıdır. Gazze’de yaşanan çatışmalar ve ambargolar, yalnızca bölge halkını değil, dünya genelinde birçok insanı derinden etkilemektedir. İnsan hakları ihlalleri ve savaş suçları iddiaları, uluslararası güvenlik ve barış açısından kaygı verici bir durum teşkil etmektedir. Bu bağlamda, sivil toplum kuruluşları ve uluslararası organizasyonların konuya acil müdahale etmesi gereklidir.
Sonuç olarak, Gazze’deki insani kriz ve İsrail’in sürdürdüğü saldırılar, uluslararası toplumun dikkatini çekmeyi gerektiriyor. Hem insani yardımların artırılması, hem de çatışmaların son bulması için kalıcı çözümler üretilmesi elzemdir. Filistin halkının yaşadığı trajedi, yalnızca bir bölgenin sorunu olmaktan çıkmış, dünya genelinde barış, adalet ve insan hakları ile ilgili temel tartışmaların merkezine oturmuştur. Bu nedenle, çatışmaların sona ermesi ve insanların temel ihtiyaçlarına erişim sağlaması için etkili politikaların geliştirilmesi büyük bir önem arz etmektedir.
