Geçtiğimiz haftalarda dünya tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak kaydedilecek bir gelişme yaşandı. Muhalif güçlerin elde ettiği başarılar sonucunda, Suriye’deki 61 yıllık Baas rejimi sona erdi. Bu rejimin lideri Beşşar Esed, kritik bir dönemde Rusya’ya sığınmak durumunda kaldı. Bu gelişmeler, savaş ve iç göç nedeniyle uzun yıllar boyunca sürgünde kalan Suriyelilerin de ülkelerine dönüşlerini başlatmış oldu. Ülkelerine dönme serüvenini yaşayan bu mülteciler, yaşadıkları zorlukları geride bırakarak vatanlarına adım atmanın heyecanını yaşıyorlar.
Bu konu hakkında Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) Suriye Temsilcisi Gonzalo Vargas Llosa, geri dönüş yapan Suriyelilerin sayısı hakkında kamuoyuna açıklamalarda bulundu. Llosa, 8 Aralık 2024 tarihinde Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin ardından 125 binden fazla Suriyeli mültecinin ülkesine dönüş yaptığını ifade etti. Bu dönüş, yalnızca bir coğrafi hareketlilik değil, aynı zamanda insanların beklentileri ve umutları açısından da oldukça anlamlı bir sürecin parçası olarak değerlendiriliyor.
‘Yeniden inşa’ vurgusu yapan Llosa, Suriyelilerin ülkelerine dönüş sürecinin yanında, Suriye’nin ihtiyaç duyduğu yeniden inşa çalışmalarına dikkat çekti. Ülkede yaşanan çatışmaların yarattığı sosyal ve ekonomik yıkımın telafi edilmesi, uluslararası toplumun öncelikli gündem maddeleri arasında yer alıyor. Llosa, bu sürecin hayata geçmesi için uluslararası yardım ve dayanışmanın kritik olduğunu belirtti.
Suriyeli mültecilerin ülkelerine dönüşü, yalnızca kişisel hikâyeler değil, aynı zamanda bölgesel istikrar için de birer umut sembolü haline gelmiştir. Yıllarca süren savaş ortamının yarattığı travmaların üstesinden gelmek için bu dönüşlerin sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilmesi büyük önem arz ediyor. Geri dönen kişiler, hem kendi yaşamları hem de bulunacakları yerler açısından yeni bir sayfa açmanın heyecanını taşıyorlar.
Ancak, bu dönüşlerin kalıcı olması ve sürdürülebilir bir yapı oluşturabilmesi için Suriye’nin yeniden inşasıyla ilgili uzun vadeli politikaların geliştirilmesi şarttır. Uluslararası toplum, Suriyelilerin dönüşü için gerekli koşulları sağlamalı, kaynaklar ayırmalı ve işbirliği yapmalıdır. Böylece, Suriye halkı bir bütün olarak geleceklerine daha güvenle bakabilecek ve ülkelerindeki yaşam koşulları iyileşecektir.
Sonuç olarak, 8 Aralık 2024’te Baas rejiminin devrilmesiyle birlikte, 125 binden fazla Suriyeli mültecinin ülkelerine dönüşü, hem bireysel hem de toplumsal anlamda güçlü bir mesaj taşıyor. Ancak bu dönüşler, sadece bir başlangıçtır; asıl önemli olan, Suriye’nin uzun süredir beklenen yeniden inşa sürecinin hızlı ve etkili bir şekilde hayata geçirilmesidir. Suriye’nin yeniden inşası, yalnızca mültecilerin değil, tüm ülkenin yararına olacaktır ve uluslararası dayanışmanın önemli bir örneğini teşkil edecektir.
