Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerine dayanan bilgilere göre, Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışı piyasalarda gerçekleştirdikleri menkul kıymet alım satım işlemleri, portföy yatırımları altında yer alan net varlık edinimi kasım ayı itibariyle 12 aylık süreçte 20,8 milyar dolara ulaşarak yeni bir rekora imza attı. Bu rakam, Türkiye’nin uluslararası finansal piyasalardaki etkinliğini ve yatırımcıların yabancı menkul kıymetlere olan ilgisinin artışını göstermesi açısından önemli bir gösterge olmuştur.
Aylık bazda değerlendirdiğimizde ise, bu artışın özellikle temmuz ayıyla birlikte belirginleştiği görünmektedir. Bu süre zarfında yerleşiklerin döviz cinsi menkul kıymetlere yönelik talepleri artmış ve bu durum, yatırımcıların stratejilerini gözden geçirmelerine neden olmuştur. Türkiye’deki mevduat dolarizasyonundaki gerilemenin yanı sıra, yerli tasarruf sahiplerinin döviz cinsi varlıklara olan ilgisi tarihi zirve seviyelerine ulaşmış durumda.
12 aylık 20,8 milyar dolar rakamı, Merkezi Banka’nın ödeme dengesi veri setinde tespit edilen bilgiler ışığında, yurt içi yerleşiklerin döviz cinsi menkul kıymetlere yaptığı yatırımların önemli boyutunu gözler önüne sermektedir. Bu durum, Türkiye’nin ekonomik istikrarı ve güçlenmesi bakımından mühim bir unsur teşkil etmektedir. Ekonomik belirsizlikler, enflasyon problemleri ve döviz kurlarındaki dalgalanmalar, tasarruf sahiplerinin yatırım kararlarını doğrudan etkileyen faktörler arasında yer alıyor.
Türkiye ekonomisinde yaşanan dalgalanmalar, yatırımcıları daha güvenli ve döviz cinsinden varlıklara yönlendirmiştir. Bu süreç, aynı zamanda ekonomik büyüme ve yatırım olanaklarının da değerlendirilmesine vesile olmaktadır. Bu nedenle, yurt içindeki tasarruf sahiplerinin döviz cinsi varlıklara olan ilgisi, ülkenin sınai ve finansal istikrarı açısından dikkat çekici bir durum oluşturuyor.
Sonuç olarak, Türkiye ekonomisinde yurt içi yerleşiklerin yurt dışındaki piyasalarda yaptığı menkul kıymet alım satım işlemlerinin artışı, hem yerel tasarruf sahiplerinin döviz cinsine olan güveninin arttığını hem de Türkiye’nin global piyasalardaki pozisyonunu güçlendirme çabalarının bir parçası olarak değerlendirilmelidir. Ekonominin her alanında yansımaları olacak olan bu durum, aynı zamanda Türkiye’nin uluslararası piyasalardaki rekabet gücünü artırma hedefine de katkı sağlamaktadır.
