Son yıllarda, hukuki gelişmeler her alanda olduğu gibi, teknoloji ile de bağlantılı olarak hızla ilerlemektedir. Özellikle yeni teknolojilerin ortaya çıkmasıyla birlikte, bu teknolojilerin oluşturduğu risklere karşı hukuk sisteminin uyum sağlaması zaman alabiliyor. Kripto para ile ilgili yapılan işlemler ve bu alanda yaşanan dolandırıcılık vakaları, günümüzde önemli bir gündem maddesi haline gelmiştir.
Türk Ceza Kanunu’na göre, kripto para dolandırıcılığı “nitelikli dolandırıcılık” suçu kapsamına girmektedir. Bu suçların cezası ise oldukça ağırdır. Kripto para dolandırıcılığına karışan kişiler, 3 ila 10 yıl hapis cezası ile karşı karşıya kalabilirken, ayrıca 5 bin güne kadar adli para cezası da alabilmektedir.
Dünyada bu türlü dolandırıcılık vakalarına sıklıkla rastlansa da, Türkiye’de de benzer durumlar yaşanmaktadır. Son yıllarda kapanan kripto para borsaları ve ortadan kaybolan projeler nedeniyle mağduriyetler artmış ve dolandırıcılık vakalarında önemli bir artış gözlemlenmiştir. Özellikle sosyal medya, bu dolandırıcıların faaliyetlerini yürütmek için kullandıkları önemli bir mecra haline gelmiştir.
Avukat Mehmet Dursun, kripto dolandırıcılığıyla ilgili yaptığı açıklamalarda, kısa süre içerisinde yüksek kazanç vaadiyle bireylerin ilgisini çeken ve sosyal medya üzerinde etkin bir şekilde tanıtımı yapılan kripto para projelerinin, menkul kıymetler dolandırıcılığı ile benzer bir metodoloji izlediğini belirtmiştir. Dursun’a göre, bu tür projeler, Türk Ceza Kanunu’nda “nitelikli dolandırıcılık” kapsamında değerlendirilmektedir. Dolayısıyla, bu tür dolandırıcılık vakalarında da cezai müeyyideler aynı şekilde geçerliliğini korumaktadır.
Dursun ayrıca, kripto para yatırımı yapacak kişilerin güvenlik önlemlerine dikkat etmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Yatırımcıların yalnızca güvendikleri ve Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından denetlenen, regülasyonlara uyumlu platformları tercih etmeleri gerektiğini belirtmektedir. Bununla birlikte, kullanıcıların güvenliklerini artırmak adına iki faktörlü doğrulama, güçlü şifreler kullanmaları ve gerekirse “soğuk cüzdan” gibi ek güvenlik önlemleri almaları gerektiğini de ifade etmektedir.
Özetlemek gerekirse, kripto para dolandırıcılığı, sadece hukuki açıdan değil, aynı zamanda bireysel güvenlik açısından da dikkate alınması gereken bir konu haline gelmiştir. Hem yatırımcıların bilgi sahibi olması, hem de yasal düzenlemelerin etkin bir şekilde işleyişinin sağlanması, bu alandaki dolandırıcılık vakalarının önüne geçecektir. Dolayısıyla, gelecekte daha güvenli bir kripto para piyasası için hem bireylerin hem de devletin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmeleri büyük önem arz etmektedir.