Adana’da doğan bir bebekle ilgili yaşanan olay, Türkiye genelinde büyük tartışmalara neden oldu. 2.5 aylık bebeği için topuk kanı aldırmayan ailenin başına gelenler, sosyal medyada ve haberlerde geniş bir yankı buldu. Ailenin bu durumu sonucunda, mahkeme tarafından bebeğe kayyum atandı. Babanın, “Benim evladım belediye mi ki kayyum atandı” şeklindeki itirazı, ailelerin çocuk haklarına karşı duyduğu hassasiyeti gözler önüne serdi.
Yaşanan bu olay, hemen ardından toplumda “topuk kanı aldırmak zorunlu mu?”, “topuk kanı alınmazsa ne olur?”, “topuk kanı ile neye bakılır?” gibi soruların gündeme gelmesine yol açtı. Türkiye’de yenidoğan bebeklerde genetik ve metabolik hastalıkların tespitine yönelik uygulanan tarama programları, topuk kanı testleri ile gerçekleştirilmektedir. Bu durum, ailelerin bilinçlenmesine ve konuyla ilgili doğru bilgiler edinmesine katkıda bulunuyor.
Topuk kanı, yenidoğan bebeklerden alınan küçük bir kan örneğidir ve bu örnek genellikle bebeğin topuk kısmından alınır. Topuk kanı almanın temel amacı, bebeklerde bazı ciddi hastalıkları erken tespit etmektir. Erken teşhis, hastalığın belirtileri ortaya çıkmadan önce müdahaleyi gerektirdiği için büyük bir önem taşımaktadır. Zira, bu tür sağlık problemlerin erken dönemde tespit edilmesi, tedavi sürecini kısaltabilir ve hastalıkların etkilerini minimize edebilir.
Türkiye’de 1987 yılında başlatılan topuk kanı tarama çalışmaları, 2006 yılında ‘Ulusal Yenidoğan Tarama Programı’na dönüştürüldü. Bu program, devletin sağlık politikalarının bir parçası olarak tüm yenidoğan bebekler için zorunlu hale geldi. Yani her yenidoğan, doğum sonrası belirlenen süre içerisinde topuk kanı testinden geçmek zorundadır. Bu uygulama, bebeklerin sağlığının korunmasına yönelik önemli bir adımdır.
Topuk kanı testinin alınmaması durumunda, bebeklerde bazı hastalıkların erken fark edilmesi mümkün olmayabilir. Bu da, tedaviye başlanmasının gecikmesine sebep olur. Örneğin, fenilketonüri gibi ciddi bir hastalık, zamanında tedavi edilmediğinde zihinsel gelişim geriliğine neden olabilir ve kalıcı hasarlar oluşturabilir. Bu nedenle, topuk kanı aldırmayı ihmal etmek, bebeklerin sağlığı açısından son derece riskli bir durumdur.
Sonuç olarak, bebek sağlığı açısından kritik öneme sahip olan topuk kanı aldırma uygulaması, ailenin rızası olmaksızın gerçekleştirilen bir süreç değildir; fakat yasal olarak zorunlu bir işlem olarak yaşamsal bir rol oynamaktadır. Ailelerin bu konuda daha fazla bilgi edinmesi ve toplumsal bilinçlenme sağlanması, bebeklerin geleceği için hayati bir önem taşımaktadır.