Malatya’nın turizm açısından önemli noktalarından biri olan Arapgir ilçesindeki Eskişehir Vadisi, içinde kale, camiler, han, köprüler, hamamlar ve çeşmeler gibi birçok tarihi eseri barındırıyor. Bu eserlerin bir kısmı tescilli olup, bölgenin zengin tarihine ışık tutuyor.
Bölgede yer alan tarihi köprülerden en dikkat çekeni, yedi yüz yıllık geçmişe sahip olan Meydan Köprüsü olarak öne çıkıyor. Bu köprü, bölgenin tarihi kimliğinin bir parçası olarak ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.
Arapgir Eskişehir Vadisi, geçmişteki kent yapısını günümüze taşıyan konakları ve doğal güzellikleriyle eşsiz bir alan olarak biliniyor. Bu tarihi konakların yanı sıra bölgede tarihi camiler, kiliseler ve köprüler de bulunuyor. Vadinin korunması ve doğa turizmine kazandırılması, hem Arapgir’in hem de çevresindeki bölgenin kalkınması açısından büyük önem taşıyor.
Otantik yapısını koruyarak günümüze ulaşan Eskişehir Vadisi, hem fotoğraf çekmek için mükemmel bir mekan hem de ziyaretçilerine keyif alacakları bir deneyim sunuyor. Vadinin doğal yapısı, günübirlik aktiviteler ve kamp için ideal bir altyapı sunarken, çevresindeki dağlık alanlar ve Kayaarası Kanyonu, özellikle kaya tırmanışı gibi sporlarla ilgilenenler için önemli fırsatlar sunuyor.
Arapgir ilçesindeki Eskişehir Vadisi, yemyeşil örtüsü ve temiz havasıyla ziyaretçilerini büyülemektedir. 19. yüzyıl sonlarına kadar yoğun bir yerleşim alanı olan bu vadi, yüksek oksijen oranı ve endemik bitki türleri ile dikkat çekerken, kentin coğrafi işaretli ürünleri arasında yerini alan Köhnü üzümü ve mor reyhan üretimiyle de tanınmaktadır.
Bir zamanlar Arapgir’in ana yerleşim yeri olan bu yeşil vadi, yaklaşık 5 kilometre uzunluğa sahiptir. Yüzyıllar boyunca yerli halkın yaşam alanı olan bu bölge, zamanla değişim geçirmiş, ancak hala hatırı sayılır bir nüfus burada yaşamaktadır. Eski Şehir olarak bilinen bu alan, Gözdere Vadisi’nin yamaçlarına yayılmıştır.
Vadide gerçekleştirilecek doğa yürüyüşünde, geçmiş ihtişamını kısmen koruyan kerpiç konakların yanı sıra birçok tarihi yapının günümüze ulaşmış durumları da gözlemlenebilir. Yürüyüş, Gözdere üzerindeki alabalık çiftliğinden başlayarak, Meydan Köprüsü’nde son bulmaktadır. Eskişehir, genellikle Osman Paşa Mahallesi’ni kapsamaktadır ve ağaçların arasında yer alan eski hamam, ilk ziyaret noktası olarak belirlenmiştir.
Neredeyse bitki örtüsü tarafından kaplanacak durumda olan bu hamam, geçmişte şehir hamamı olarak hizmet vermiştir. Hamamın ardından, rota üzerindeki ilk durak Ali Velikzade Çeşmesi ve ardından Gümrükçü Osman Paşa Camii geliyor. 1824 yılında inşa edilen caminin ilk halinde bir medrese de bulunmaktaydı. Ancak bu yapı günümüze kadar ulaşamamıştır ve camii günümüzde restore edilerek aktif olarak kullanılmaya devam etmektedir.
Caminin yaklaşık 500 metre kadar kuzeyinde bulunan Ümmü Gülsüm Hatun Çeşmesi, rota üzerindeki bir diğer tarihi yapı olarak öne çıkıyor. Nalbant Pınarı olarak da bilinen bu çeşmenin yapılış tarihi 1794 olarak kaydedilmiştir ve bu bölgedeki nalbantlar tarafından hizmet verildiği için bu isimle anılmaktadır. Yine yol üzerinde yer alan Ulu Cami, eski Arapgir’in önemli yapılarındandır. Cami, bir süre önce ciddi tahribatlara uğramış olsa da, duvarlarının bir kısmı hala ayakta kalmaktadır. Minaresinin başka bir camide kullanıldğı düşünülmektedir.
Aşağıya doğru inerken, Hankah, Telli Hamam, Tahta Minareli Cami, Yazılı Mağara ve Sarnıç gibi tarihi yapıların yanı sıra, vadinin tepe noktasındaki Arapgir Kalesi ve içindeki taş köprüler de görülebilir. Bu bölge, korunmuş konaklarıyla, geçmişte burada önemli bir yaşam kültürünün varlığının kanıtını sunmaktadır.