Türkiye’nin özellikle Karadeniz Bölgesi, sunduğu etkileyici manzaralarla her yıl milyonlarca ziyaretçiyi kendine çekiyor.
Bu yaylalar, temiz ve oksijen açısından zengin havalarıyla dikkat çekerken, yüksek rakımlarda konumlanıyorlar.
Ancak, tıp uzmanlarından dikkate değer bir uyarı yapıldı.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesi’nden Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Olcay Ayçiçek, yüksek irtifalara çıkıldıkça atmosferdeki oksijen seviyesinin ve oksijen basıncının düştüğünü belirtti. Bu durumun, özellikle kronik solunum rahatsızlıkları bulunan bireyler için risk oluşturduğunu ifade etti.
DENİZ SEVİYESİ DAHA UYGUN
Dr. Ayçiçek, akciğer rahatsızlığı yaşayan kişilerin deniz seviyesini tercih etmeleri gerektiğini vurguladı. “Akciğer hastaları genellikle hava kalitesinin daha iyi olduğu düşüncesiyle yüksek rakımlara çıkma eğilimindedir. Ancak, yüksek irtifalarda oksijen miktarının azaldığını unutmamak gerekir. Deniz seviyesinde ise oksijen basıncı en optimum seviyededir. Bu nedenle, oksijen eksikliği çeken akciğer hastaları için deniz seviyesi daha uygun bir ortam sunmaktadır.” şeklinde konuştu.
OKSİJEN SEVİYESİ BELİRLEYİCİ
Oksijen seviyesi normal olan bireylerin yüksek rakımlı bölgelere gitmesinde bir sakınca bulunmadığını aktaran Ayçiçek, “Oksijen düzeyi düşük olan ve dışarıdan oksijen takviyesi almak zorunda kalan hastaların yüksek irtifalarda yaşamasını veya uzun süre vakit geçirmesini önermiyoruz. Çünkü yüksek rakımlarda oksijen seviyesi düşüş gösterir ve en yüksek oksijen seviyesine deniz seviyesinde ulaşılır. Bu sebeple, oksijen düzeyi düşük olan hastalar için deniz seviyesi hem daha uygun hem de daha sağlıklı bir ortamdadır. Oksijen düzeyi normal olan bireyler ise sağlıklı kişiler gibi yaylalarla rahatlıkla bu tür bölgelere çıkabilirler. Bu konuda belirli bir yaş sınırlaması bulunmamaktadır; yaş kriteri olmadan, durum tamamen bireyin oksijen seviyesine bağlı bir konudur.” şeklinde açıklamalarda bulundu.
