ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Orta Doğu programı kapsamında Mısır’dan sonra Doha’ya gelerek Gazze’deki ateşkes müzakereleri ve bölgedeki gerilimi ele almıştır. Blinken, Mısır ve Katar ile yapılan iş birliğinin ateşkes ve rehine krizine çözüm bulunması gerektiğini vurgulamış, her gün geciken anlaşmanın rehineler ve bölge sakinleri için risk teşkil ettiğini belirtmiştir. Bölgedeki tansiyonun düşürülmesi için İran ve Hizbullah gibi taraflara da mesajlar gönderildiği açıklanmıştır.
Blinken, Başkan Biden’ın ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılması için sunduğu planı desteklediklerini ve tarafları bir araya getirmek için çalıştıklarını dile getirmiştir. İsrail’in öneriyi kabul ettiğini ve Hamas’tan da aynı adımı beklediklerini belirtmiştir. Anlaşmaya varılması durumunda herkesin esneklik göstermesinin önemli olduğunu ifade etmiştir. Blinken, ABD’nin İsrail’in Gazze’deki uzun süreli işgalini kabul etmediğini, İsrail ordusunun Gazze’den çekilme takviminin net olduğunu ve bu durumun İsrail tarafından kabul edildiğini açıklamıştır.
Ateşkes sağlanmasının tüm tarafların çıkarına olduğunu vurgulayan Blinken, bölgenin güvenliği ve istikrarı için ateşkesin önemine değinmiştir. Rehinelerin serbest bırakılmasının, çatışmanın diğer bölgelere yayılmamasının ve bölgedeki siyasal ilişkilerin gelişmesinin anahtarı olarak ateşkesi görmektedir. ABD vatandaşlarının Gazze’de rehin tutulduğunu ve ailelerine kavuşmalarını sağlama konusundaki kararlılığını belirtmiştir.
Blinken, ayrıca dünyadaki en kötü insani durumun Sudan’da olduğunu dile getirerek, uluslararası toplumla birlikte bu duruma yardım sağlamaya çalıştıklarını belirtmiştir. Ayrıca çatışmaların sonlanması için Mısır, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Afrika Birliği ile yakın iş birliği içinde olduklarını ifade etmiştir.
Sonuç olarak, Blinken’ın Orta Doğu’daki diplomatik girişimleri ve ateşkes müzakerelerine dair açıklamaları bölgedeki tansiyonun düşürülmesine yönelik umut verici adımlar olarak değerlendirilmektedir. ABD’nin bölgedeki istikrar ve güvenliğe verdiği önem ve çözüm odaklı yaklaşımı, uluslararası toplumun da dikkatini çekmektedir.
