İsrail ile Lübnan arasındaki ateşkese dair son gelişmeleri değerlendiren ABD, Beyaz Saray aracılığıyla önemli bir açıklama yaptı. Açıklamada, “ABD tarafından izlenen Lübnan ve İsrail arasındaki uzlaşmanın 18 Şubat 2025 tarihine kadar yürürlükte kalmaya devam edeceği” bildirildi. Bu durum, bölgede yaşanan gerilimin kontrol altına alınması açısından kritik bir adım olarak değerlendirilmektedir.
Beyaz Saray’dan yapılan yazılı açıklamada, ayrıca Lübnan, İsrail ve ABD hükümetleri arasında 7 Ekim 2023 tarihinden sonra yakalanan Lübnanlı tutukluların iadesi için müzakerelerin başlayacağı kaydedildi. Bu durum, tarfilerin ilişkilerinde yeni bir dönemi işaret edebilirken, aynı zamanda bölgedeki gerilimi azaltma çabalarını da destekleyeceği öngörülüyor.
Ancak, Lübnan ile varılan ateşkes anlaşmasına rağmen, İsrail ordusunun işgal ettiği bölgelerden çekilmediği ve bu durumun ağır bedelleri olduğu ifade ediliyor. Geçtiğimiz günlerde yapılan saldırılarda 22 kişinin hayatını kaybettiği ve 124 kişinin yaralandığı bildirildi. Bu durum, özellikle sivillerin hedef alınması açısından uluslararası kamuoyunun tepkisine neden olmaktadır.
Ateşkes müzakereleri sonucunda varılan anlaşmaya göre, Lübnan ordusunun 60 gün içinde (yani 26 Ocak 2025 tarihine kadar) İsrail’in işgal ettiği topraklardan çekilmesi öngörülüyordu. 27 Kasım 2024 tarihinde yürürlüğe giren ateşkesin, iki ülke arasında barışın sağlanmasında önemli bir katkı sağlaması bekleniyordu.
Bununla birlikte, ateşkesin yürürlüğe girmesinden sonra İsrail ordusunun bombardımanlar, ev yıkmaları gibi eylemlerle bu anlaşmayı sürekli olarak ihlal ettiği gözlemlendi. 24 Ocak 2025 tarihinde yapılan bir açıklamada, İsrail ordusu, Lübnan’ın güneyinden çekilme sürecinin 60 günden fazla sürdüğünü ve bu durumun anlaşmaya eklenmesi gerektiğini savunarak, 28 Ocak 2025 tarihine kadar çekilme işlemini tamamlayamayacaklarını duyurdu.
Sonuç olarak, ABD’nin müdahil olduğu Lübnan ve İsrail arasındaki ateşkes anlaşmasının sürdürülebilirliği, tarafların bu anlaşmaya ne ölçüde sadık kalabilecekleri ile doğrudan ilişkilidir. İçinde bulunulan durum, bölgedeki siyasi dengeler, yerel halkın güvenliği ve uluslararası ilişkiler açısından oldukça karmaşık bir tablo çizmektedir. Hemen ardından yaşanacak gelişmeler, bu anlaşmanın başarısını ya da başarısızlığını belirleyerek, Orta Doğu’da başka çatışmaların önünü açabilir.
