ABD Merkez Bankası (Fed), 23 yılın en yüksek seviyesi olan yüzde 5,25-5,50 aralığındaki politika faizini değiştirmeyerek sabit tutma kararı aldı. Piyasaların beklentileri doğrultusunda gerçekleşen bu karar, pek çok analist tarafından önceden tahmin edilmişti. Bu karar, Fed’in altıncı toplantısında faizleri değiştirmemesi anlamına geliyor.
Fed’in son 23 yılda faizleri artırma yolunda attığı adımlar düşünüldüğünde, 525 baz puanlık bir artışla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Bu durum, Mart 2022’den bu yana gerçekleştirilen 17 toplantıda art arda faiz yükseltme kararlarının bir sonucudur. ABD’de tüketici enflasyonunun Haziran 2022’de yüzde 9’a kadar yükselmesinin ardından Haziran 2023’te yüzde 3’e düşmesine rağmen, şubat ayında tekrar yüzde 3,2 seviyesine yükseldiğini görüyoruz. Aynı dönemde çekirdek enflasyon da yüzde 3,8’e çıkmıştı.
Bu karar, küresel piyasaları da etkileyebilir. Fed’in faiz oranlarını sabit tutarak ekonomiyi sıkılaştırma politikasına devam edeceği beklentisi, dolar ve diğer para birimlerinde dalgalanmalara neden olabilir. Ayrıca, bu durum, küresel yatırımcıların risk iştahını etkileyebilir ve gelişmekte olan piyasalardaki sermaye akışlarını etkileyebilir.
ABD ekonomisinin istikrarı açısından alınan bu kararın uzun vadeli etkileri de önem taşıyor. Faiz oranlarının sabit tutulması, kredi maliyetlerini ve borçlanma maliyetlerini etkiler, bu da tüketicilerin ve işletmelerin harcamalarını ve yatırımlarını etkileyebilir. Aynı zamanda, enflasyonun kontrol altında tutulması ve ekonomik büyümenin sürdürülebilir olması açısından da önem taşıyor.
ABD Merkez Bankası’nın bu kararıyla birlikte, yakın gelecekte ekonomide ne gibi değişikliklerin yaşanacağını ve Fed’in politika yapısında nasıl bir değişiklik olabileceğini görmek önemli olacak. Yatırımcılar ve analistler, Fed’in gelecek toplantılarında neler yapacağını ve ekonomik göstergelerin nasıl şekilleneceğini yakından takip edecekler.