Son günlerde, ABD’nin Suriye’de askeri üs kurma amacıyla yürüttüğü çalışmalara dair iddialar büyük dikkat topladı. Bu durum, bölgedeki güvenlik dengelerini sarsabilecek bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
ABD, bu iddiaları yalanladı ve konuyla ilgili resmi açıklamalarda bulundu. Pentagon sözcüsü Sabrina Singh, 3 Ocak tarihinde düzenlenen bir basın toplantısında, ABD ordusunun Suriye’nin kuzeyindeki bölgede yeni bir askeri üs kurma planının olmadığını belirtti. Singh, “O haberlerden bazılarını gördüm, Kobani’de (Ayn al-Arab) askeri üs inşa etme planı yok” ifadelerini kullanarak, spekülasyonların asılsız olduğunu vurguladı.
Ancak, bu resmi yalanlamaya rağmen, bölgede dikkat çeken gelişmeler de yaşanıyor. Anadolu Ajansı, 2 Ocak tarihinde Aynularab, diğer adıyla Kobani’ye, ABD bayraklarıyla donatılmış tırlarla T tipi duvarların sevk edildiğini duyurdu. Bu hareketlilik, gözlemciler tarafından ABD’nin bölgedeki varlığını artırma çabaları olarak yorumlanıyor.
Güvenilir yerel kaynaklardan edinilen bilgilere göre, sevk edilen duvarlar, Suriye’nin güneyindeki Ürdün sınırında bulunan Tenef bölgesindeki ABD üslerinden Aynularab’a yönlendirildi. Bu durum, ABD’nin bu stratejik bölgelerde daha fazla kontrol sağlamak amacı güttüğünü düşündürüyor.
Aynularab’a gönderilen T tipi duvarlar, özellikle ilçenin merkezi konumundaki Menz Caddesi üzerindeki, daha önce Kenin Oteli olarak bilinen bir yapının etrafına inşa edildi. Bu yeni yapıların yüzeysel olarak incelemesi, ABD’nin üslerini ve askeri varlığını genişletme iştahını ortaya koyuyor gibi görünse de, aynı zamanda bu tür hamlelerin yerel ve uluslararası düzeyde yankı bulma potansiyelini de taşıyor.
Suriye’deki bu tür gelişmeler, Orta Doğu’daki jeopolitik dinamikler üzerinde önemli etkiler yaratabilir. Bölgedeki farklı aktörler arasındaki güç dengesi açısından, ABD’nin bu gibi uygulamaları, endişe ve belirsizlik yaratmaya devam ediyor. Ayrıca, bu durum, Suriye İç Savaşı’nın uzantısı olarak da değerlendirilebilir, zira çatışma ortamında süregelen istikrarsızlık, uluslararası güçlerin bölge üzerindeki yansımalarını daha da karmaşık hale getiriyor.
Sonuç olarak, ABD’nin Suriye’deki askeri varlığını ve yapısal değişikliklerini tartışmaya açan bu gelişmeler, gelecekteki olası askeri müdahaleler ve stratejiler açısından önemli bir zemin hazırlıyor. Bu tür haberler, yalnızca bölge halkını değil, aynı zamanda uluslararası toplumun dikkatini de çekmeye devam edecektir. ABD yönetiminin resmi açıklamalarına rağmen, sahadaki durum ve hareketlilik, dikkatle izlenmekte ve analiz edilmektedir.
Seçil Selen Balık
Editor