Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Brüksel’de düzenlenen Avrupa Birliği (AB)-Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Zirvesi öncesi gazetecilerin sorularını yanıtladı. Scholz, Orta Doğu’daki son gelişmeleri ve İsrail’e verdikleri desteği ele alacaklarını ifade etti. Scholz daha sonra İsrail’in Gazze’deki katliamına rağmen hükümetinin İsrail’e silah ihracatını sürdürme kararını savundu. Almanya Başbakanı, İsrail’i desteklemenin aynı zamanda askeri malzeme ya da silah tedarik ederek İsrail’in savunma kapasitesini güvence altına almayı gerektiğini vurguladı. Scholz, İsrail’in Hamas’la mücadele ederken uluslararası hukuka saygı göstermesi, Gazze’ye insani yardım ulaştırılmasına izin vermesi ve bölgede gerilime neden olabilecek adımlardan kaçınması gerektiğini belirtti.
Almanya, İsrail’e silah ve askeri malzeme satışını artırdı. Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanlığı’na göre, hükümet bu yıl 13 Ekim itibarıyla İsrail’e 45,74 milyon avroluk silah ve askeri malzeme satışına onay verdi. 21 Ağustos itibarıyla ise 14 milyon 460 bin euroluk satış gerçekleştirildi. Almanya, son 8 haftada İsrail’e 31 milyon euro değerinde silah ve askeri malzeme satışına onay verdi. Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, İsrail’den alınan silahların uluslararası insancıl hukuka uygun şekilde kullanılacağına dair bir mektup aldıklarını açıkladı. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sebastian Fischer da Berlin’de yaptığı açıklamada, “İsrail’in Gazze’de soykırım yaptığına dair hiçbir emare görmedik” ifadesini kullandı. Hükümet Sözcü Yardımcısı Wolfgang Büchner ise Almanya’nın İsrail’e silah yasağı uygulamadığını vurgulayarak, “İsrail’e silah ihracatına yönelik bir yasak söz konusu olmamıştır” dedi.
Sonuç olarak, Almanya Başbakanı Scholz’un ifadeleri ve Almanya’nın İsrail’e sağladığı silah ve askeri malzeme desteği konusundaki tutumu büyük bir tartışma yaratmış durumda. Scholz, İsrail’i desteklerken uluslararası hukuka uygun davranması gerektiğini ve insani yardımlara izin vermesi gerektiğini vurgularken, Almanya’nın İsrail’e sağladığı silah ve malzeme desteği ise eleştirilere neden olmuştur. Bu durum, Almanya’nın Orta Doğu politikaları ve insan hakları konusundaki tutumunu tartışmaya açmıştır. Gelecekte, Almanya’nın bu konudaki tutumunu nasıl şekillendireceği ve uluslararası toplumun tepkisini nasıl değerlendireceği merak konusu olmaya devam etmektedir.
