Çin Savunma Bakanlığı Sözcüsü Vu Çien, Tayvan’a yönelik silah satışlarının, tek Çin ilkesine ve Çin ile ABD arasındaki siyasi ilişkilerin temeli olan Üç Ortak Bildiri’ye aykırı olduğunu vurguladı. Bu durum, bölgedeki barış ve istikrarı olumsuz etkileyen önemli bir gelişme olarak kaydedildi. Vu, ayrıca Tayvan meselesinin, Çin-ABD ilişkilerinde aşılması gereken bir kırmızı çizgi olduğunu belirtti. Bu bağlamda, ABD’nin Tayvan’ın bağımsızlığını desteklememe yönündeki taahhüdünün ihlal edildiğini öne sürdü ve bu durumun, Tayvan’ın savaş ortamına sürüklenmesine sebep olabileceğini ifade etti.
Vu Çien, ABD’nin Tayvan’a askeri yardım yapma ve silah satışında bulunma politikasını eleştirerek, bu durumun bölgedeki güvenlik dengelerini sarsabileceğini kaydetti. Çin hükümeti, bu tür askeri yardımlara karşı çıkarak, ABD’yi Tayvan’a yönelik askeri yardımları derhal durdurmaya ve bölge ile askeri bağlarını kesmeye çağırdı. Bu açıklamalar, bölgedeki gerilimleri artırma potansiyeline sahip görünmektedir.
Son olarak, bu tartışmaların ortasında ABD, Tayvan’a yönelik iki ayrı silah satışına onay verdi. 21 Aralık 2023 tarihinde, ABD Başkanı Joe Biden, Tayvan’a askeri malzemeler, hizmet ve eğitim için toplamda 571 milyon dolar tutarında bir destek sağlanması için Savunma Bakanlığı’na onay vermişti. Bu satışların, Tayvan’ın savunma gücünü artırmaya yönelik bir adım olduğu ifade ediliyor.
Ayrıca, bir önceki gün, 20 Aralık 2023 tarihinde, ABD Savunma Bakanlığı, Tayvan için 300 taktik telsiz sistemi ve 16 silah montesi gibi donanımların yaklaşık 295 milyon dolara satışını onayladığını açıkladı. Bu durum, Çin’in tepkisini daha da yoğunlaştırabilir, zira Tayvan, Çin için ayrılıkçı bir unsur olarak görüldüğü için, bu tür silah satışları doğrudan Beijing’in güvenlik endişelerini artırmaktadır.
Bu gelişmeler ışığında, Tayvan sorununun uluslararası siyasi arenada aldığı boyut, hem Çin hem de ABD için büyük bir güç mücadelesi ortamı yaratmaktadır. Özellikle ABD’nin askeri destek verme konusunda attığı adımların, bölgedeki güç dengesini nasıl etkileyeceği, ilerleyen süreçte daha fazla tartışmaya yol açabilir. Özellikle Tayvan Boğazı çevresinde meydana gelen bu hareketlilik, gelecekteki güvenlik tartışmalarını da yoğunlaştırabilir.
Sonuç olarak, Tayvan’a yönelik silah satışları, Çin ile ABD arasındaki ilişkilerin gidişatını etkileyen kritik bir unsur olmaya devam ediyor. Her iki ülkenin de bu konuda attığı adımlar, bölgedeki siyasi ve askeri dengeleri değiştirebilecek potansiyele sahip. Dolayısıyla, uluslararası gözlemciler, bu durumu dikkatle izlemeye devam edecek ve muhtemel çatışma alanlarının şekillenme biçimini analiz edeceklerdir.
