Bir grup bilim insanı, başka bir güneş sistemindeki bir gezegende yaşam belirtisi keşfettiklerine inanıyor. Bu bulgunun Dünya dışındaki yaşamın varlığına dair ‘en güçlü gösterge’ olduğu ifade ediliyor.
Araştırmacılar, Dünya’dan 120 ışık yılı uzaklıkta bulunan K2-18b gezegenini inceledi. Bu gezegenin atmosferinde, canlı organizmalarla doğrudan ilişkili olan bir molekül tespit ettiler.
“BU ŞU ANA KADAR BULUNAN EN GÜÇLÜ KANIT”
Sonuçlar, bilim dünyasında büyük heyecan uyandırdı ve bulgular Astrophysical Journal Letters’ta yayınlandı.
Cambridge Üniversitesi’nde profesörlük yapan ve çalışmanın baş yazarı olan astronom Nikku Madhusudhan, BBC’ye açıklamasında, “Bu, şu ana kadar muhtemel yaşam izlerine dair en güçlü kanıt. Bu sinyalin doğrulanabileceğini önümüzdeki bir veya iki yıl içerisinde söyleyebilirim” diye belirtti.
Ayrıca K2-18b’nin, canlı organizmalara ev sahipliği yapabilecek bir okyanusla kaplı olabileceği de öne sürülüyor.
“YAŞAM TESPİTİMİZİ ERKEN İDDİA ETMEK KİMSENİN ÇIKARINA DEĞİL”
Madhusudhan’ın ekibi, deniz fitoplanktonu ve bakteriler tarafından üretilen büyük miktarda kimyasal maddeleri gözlemleyerek K2-18b’nin atmosferindeki moleküllerin Dünya’daki miktarlardan binlerce kat daha fazla olduğunu ifade etti.
Bu durum, eğer yaşamla ilişkilendirilebiliyorsa, K2-18b’nin yaşamla dolu olabileceği anlamına geliyor. K2-18b’da yaşam doğrulanırsa, bu durum galakside yaşamın oldukça yaygın olduğuna dair yeni bir kanıt oluşturacaktır. Ancak yaşam tespitinde erken hareket etmek hiç kimsenin çıkarına değil.
“GÜNEŞ SİSTEMİMİZDE BUNA BENZER BİR ŞEYİMİZ YOK”
Çalışmanın ortak yazarlarından ve Uzay Teleskobu Bilim Enstitüsü’nde doktora sonrası araştırmacı olan Mans Holmberg, The Washington Post’a yaptığı açıklamada, K2-18b’nin hidrojen zengini bir atmosfere ve Dünya’nınkilerden daha derin bir okyanusa sahip olabileceğini öne sürdü. “Bu sistemle ilgili her şey oldukça yabancı. Güneş sisteminde buna benzer bir şeyimiz yok” dedi.
Diğer uzmanlar ise keşfin büyüklüğüne dikkat çekerken, kesin sonuçlar elde etmeden önce temkinli olmak gerektiğini vurguladılar.
Johns Hopkins Üniversitesi’nde gezegen bilimci olan Stephen Schmidt, Times’a verdiği röportajda, “Bu henüz kesin bir bulgu değil. Bu sadece bir ipucu. Ancak yaşanabilir olduğuna dair sonuç çıkarmak için beklemeliyiz.” şeklinde konuştu.
“HENÜZ OLAĞANÜSTÜ KANIT SEVİYESİNE ULAŞTIĞIMIZDAN EMİN DEĞİLİM”
Almanya’daki Max Planck Astronomi Enstitüsü’nde astronom olan Laura Kreidberg ise NPR’ye yaptığı açıklamada, “Bu, kesin kanıtlar gerektiren olağanüstü bir iddia. Henüz o seviyeye ulaştığımızdan emin değilim” sözleriyle durumu değerlendirdi.
K2-18b’deki moleküllerin varlığı ve anlamları üzerine araştırmalar devam ediyor.
CANLI YAŞAMIYLA İLGİLİ OLMAYABİLECEĞİ İHTİMALİ DE DEĞERLENDİRİLİYOR
Kimyasalların, K2-18b’deki canlı organizmalarla ilgisi olmayan başka bir süreçle bağlantılı olabileceği ihtimali de üzerinde duruluyor. Araştırma ekibi de bu görüşü benimsiyor.
Holmberg, “Ya daha önce göze çarptığımız yeni bir kimyasal süreçle karşı karşıyayız ya da Dünya dışında biyolojik aktivitenin ilk belirtilerine tanıklık ediyoruz” şeklinde açıklamada bulundu.
