Süveyda’daki önde gelen dini liderlerden Hammud el-Hinnavi, İsrail’in Dürzi toplumuna yönelik ayrılıkçı kışkırtmaları hakkında değerlendirmelerde bulundu. Hinnavi, bu kışkırtmaların toplumun meselelerine bakış açısını olumsuz etkilemeyeceğini vurguladı.
Suriye iç savaşı süresince, hem komşu illerktay hem de Süveyda’daki halk arasında toplumsal barışı ve diyaloğu önemseyen Hinnavi, bu durumu açıkça ifade etti.
“TOPLUMSAL BARIŞA ÖNCELİK VERİYORUZ”
Hinnavi, Mart ayında Alevi nüfusunun yoğun olduğu Lazkiye ve Tartus’ta meydana gelen, birçok sivil ve güvenlik görevlisinin hayatını kaybettiği olayları hatırlatarak, bu tür olayların Süveyda’da yaşanmayacağını dile getirdi.
Tüm Suriye halkı ve Alevi toplumu için barış dileğinde bulunan Hinnavi, “Diyalogda akıl ve hoşgörü bizim önceliğimiz. Toplumsal barışı kabul ediyoruz. Her türlü çatışmayı önlemek için elimizden geleni yapıyoruz.” şeklinde konuştu.
Mevcut hükümetle diyalog yollarını açık tutmaya çalıştığını ifade eden Hinnavi, “Vatan her şeyin üstündedir. Rejimler ve liderler geçici, fakat vatan ve halk kalıcıdır.” dedi.
“DÜRZİLER VATANPERVER HAZİNE, PUSULAMIZ ŞAM’DIR”
Dürzilerin Suriye’deki devrim sürecine katkılarının yadsınamaz olduğunu belirten Hinnavi, “Dürziler vatanseverdir ve pusulamız Şam’dır. Vatan sevgisi imandandır. Tevhid inancına sahip Dürziler aynı zamanda Müslümandır. Tarihimizi lekelemelerine izin vermeyeceğiz.” dedi.
Dürzilerin 1967, 1973 ve önceki dönemlerde birçok savaşta haksız yere suçlandığını kaydeden Hinnavi, “Herkes bilmelidir ki Araplar ve Müslüman Suriyeliler, Dürzilerin itham edilmesini kabul etmiyoruz. Biz bölücülük istemiyoruz, vatanseveriz ve Arap ile İslam davalarına bağlıyız.” şeklinde ifade etti.
İsrail gibi ülkelerden gelen kışkırtmaların Süveyda halkını etkilemeyeceğini belirten Hinnavi, “Kim ayrılıkçılık peşindeyse, ortaya çıkarsın. Lider Ahmed Şara, bizi birçok kez davet etti; hiçbir kusurlu eylemde bulunmadı.” diye ekledi ve sağlık sorunları nedeniyle Şam’a gitmekte zorlandığını ifade etti.
Osmanlı Devleti döneminde Süveyda’nın Şam’a bağlı olduğuna dikkat çeken Hinnavi, “Tarihi ilişkilerimiz her zaman devam etti. Ben hastalandığımda Cumhurbaşkanı Şara, arayarak geçmiş olsun dedi.” şeklinde konuştu.
“BAKANLARIN YEMİNLERİ VE SUNDUKLARI VİZYON MUAZZAMDI”
Süveyda Valisi Mustafa Bekkur ile güçlü ilişkiler kurduklarını dile getiren Hinnavi, “Süveyda Valisi çok sabırlı ve bilgelik dolu bir insandır. Şam tarafından iletilen mesajları bizlere, bizim mesajlarımızı da Şam’a iletmekte etkili bir rol oynuyor.” açıklamasını yaptı.
Süveyda’da üç dini merci bulunduğunun altını çizen Hinnavi, “Hikmet el-Hecri, Yusuf el-Cerbu ve ben, üç ayrı mercinin temsilcisiyiz ama medya, özellikle Hoca Hecri’yi öne çıkardı. Bu, Süveyda’daki tek temsilci olduğu algısını oluşturdu.” dedi.
Dini liderlerden bazılarıyla görüş ayrılıkları yaşandığını belirten Hinnavi, bunun doğal ve sağlıklı bir durum olduğunu ifade etti.
Yeni bakanlar kurulunun çeşitliliğini ve kapsayıcılığını memnuniyetle karşıladığını belirten Hinnavi, “Bakanların yeminleri ve canlı yayında sundukları vizyon çok etkileyiciydi. Suriye, çok kültürlü bir ülke. Farklı mezhepler ve etnik gruplardan oluşan bir halk var. ‘Tek renkli’ Suriye’nin neler getirdiğini herkes gördü. Tek tip anlayışını kabul etmiyoruz. Süveyda, tarımsal yapısıyla ön plana çıkıyor ve dolayısıyla yeni kabinede bir Süveydalı bakan olması gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
“CUMHURBAŞKANI SURİYELİ, BİR FIRSAT TANIMALIYIZ”
Hinnavi, hiçbir Suriyelinin silahını Şam’a çevirmeyeceğini belirterek, “Hayatta olduğum sürece hiçbir silahın namlusu Şam’a çevrilmeyecek. Bu sözleri bir dini merci olarak açık bir şekilde ifade ediyorum.” dedi.
Her Suriyelinin sorumluluklarının farkında olması gerektiğini vurgulayan Hinnavi, “Cumhurbaşkanı bir Suriyelidir, gökten inmedi. Yaşanan olaylar ve şartlar onu bu makama getirdi. Ona bir şans tanımalıyız. Eğer hata yaparsa, din adamları olarak eleştirilerimizi özgürce ifade ederiz.” şeklinde konuştu.
“İNSAN ÖLDÜRMEYİ KİM KABUL EDER?”
Hinnavi, İsrail’in Gazze’de yaptığı saldırılara tepki göstererek, “İnsan öldürmeyi, yıkımı kim kabul eder ki? Hinnavi ailesinin Filistin’de yaşayan bireyleri var. Dürziler sadece Filistin’de değil, Lübnan ve Ürdün’de de bulunmaktadır.” dedi.
Hinnavi, geçmişte devrik rejim döneminde Filistin’in Şam Büyükelçisi aracılığıyla Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile iletişim kurduklarını hatırlatarak, “Daha önce biz onlara, onlar bize ziyarette bulundu. O kardeşliğin tekrar canlanmasını ve yeniden ziyaret edilmesini sabırsızlıkla bekliyoruz.” ifadelerini kullandı.
“ŞAM’IN OĞLUYUM”
Hinnavi, Şam’a bir ziyaret gerçekleştirmeyi umduğunu belirterek, “Bana sağlıklı olmam için dua edin. Şam bizim için çok kıymetli. Ben Şam’ın oğluyum; orada okudum ve mezun oldum. Ailemizin birçok ferdi hâlâ orada yaşıyor.” dedi.
Suriye’nin kuzeyindeki çadır kamplarını ziyaret için davet aldığını söyleyen Hinnavi, sadece kuzeyi değil, Suriye’deki tüm bölgeleri ziyaret etmek istediğini ifade etti.
Geleceğe dair umutlu olduğuna dikkat çeken Hinnavi, “Suriye halkı için güvenli ve huzurlu bir yaşam diliyorum. Sevgi, birlik, beraberlik ve dayanışmaya sahip olmalarını temenni ediyorum.” şeklinde sözlerini tamamladı.
İSRAİL’İN DÜRZİLERE YÖNELİK KIŞKIRTMALARI
Geleneksel olarak, Orta Doğu’daki Arap olmayan topluluklarla “ittifak” arayışı içinde olan İsrail, 7 Ekim olaylarından sonra Suriye’nin Dürzi nüfusunu kendi yanına çekme gayretine girişti. Suriye’nin güneyinin silahsızlandırılmasını sağlamak amacıyla tehditlerde bulunan İsrail, güneyde Dera ve Süveyda illerine nüfuz etme stratejisini benimsemektedir.
Binyamin Netanyahu hükümeti, Suriye yönetiminin Dürzilere zarar vermek istediğini öne sürerek, İsrail ordusuna Dürzileri koruma emri verdiğini ve gereken her şeyi yapma kararlılığında olduğunu belirtmiştir.
İsrail’in dışişleri ve savunma bakanları, Lübnan ve Suriye’deki Dürzi topluluklarıyla ilişkileri güçlendireceklerini açıklamış, özellikle bu gruplara odaklanacaklarını ifade etmişlerdir.
Lübnanlı Dürzi lider Velid Canbolat ise Suriye’deki Dürzilere, “Siyonist sızmalara karşı dikkatli olun ve Suriye’nin bölünmesi amacıyla takoz olarak kullanılmaktan kaçının.” çağrısında bulunmuştur.
