Yerel kaynaklardan edinilen bilgilere göre, 2013 yılında devrik Baas rejiminden ayrılarak muhaliflerin saflarına katılan Suriyeli eski diplomat Nureddin İbrahim el-Lebad, memleketi Sanamayn’da bir suikast sonucu hayatını kaybetti.
Suikast, kimliği belirsiz kişilerce gerçekleştirilen silahlı bir saldırı sonucunda meydana geldi. Nureddin İbrahim el-Lebad, bu saldırıda yaşamını yitirdi. Kendisi, Suriye’deki çatışmaların en yoğun dönemlerinden birinde, muhaliflerin yanında yer alarak dikkat çekmişti.
Baas rejimi döneminde “Müzakereci Bakan” olarak bilinen Lebad, Suriye’nin farklı büyükelçiliklerinde ve konsolosluklarında önemli görevlerde bulunmuştu. Bu görevleri arasında Suriye’nin başkenti Şam’daki Büyükelçilik, Bağdat, Ankara, Paris ve Trablus Büyükelçiliği ile Bingazi Konsolosluğu yer almaktadır. Dışişleri Bakanlığı’ndaki tecrübesi ulema, diplomasi ve müzakere alanlarında önemli bir bilgi birikimi sağladı.
Lebad’ın muhaliflere katılması, Suriye’deki iç savaşın ardından, birçok eski devlet yetkilisinin de benzer şekilde muhalif güçlere geçiş yapmasına neden oldu. Suriye’deki çatışmalar sırasında, hükümet karşıtı duruşları yüzünden birçok eski resmi yetkili hedef haline geldi.
Suriye’deki iç savaş, 2011 yılından itibaren çeşitli gruplar arasında devam eden karmaşık bir çatışmaya dönüşmüş duruma geldi. Bu dönemde pek çok insan, siyasi görüşleri veya hükümete karşı duruşları dolayısıyla ciddi tehlikelerle karşı karşıya kalmış ve birçok muhalefet lideri, dolaylı ya da doğrudan hedef alınarak suikastlere maruz kalmıştır.
Bu tür suikastler, Suriye’deki savaşın ne denli acımasız olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Nureddin İbrahim el-Lebad’ın öldürülmesi, sadece bir diplomatın hayatını kaybetmesi anlamına gelmiyor; aynı zamanda muhalefet için bir kaybı daha ifade ediyor. Dolayısıyla, bu tür olayların meydana gelmesi, muhalif güçlerin moral ve motivasyonunu olumsuz etkilediği gibi, Suriye’nin geleceği üzerinde de önemli etkiler yaratmaya devam etmektedir.
Lebad’ın suikastı sonrası, bölgedeki güvenlik koşulları ve siyasi durum tekrar sorgulanmaya başlandı. Muhalif gruplar, bu tür eylemlerle karşılaşmanın sıradan hale gelmesi dolayısıyla, önlemlerini artırma ihtiyacı hissetmektedir. Hükümet yanlısı gruplarla yaşanan çatışmalar ve suikast olayları, Suriye’nin uluslararası toplumdaki imajını da zedeleyen unsurlar arasında yer almaktadır.
Sonuç olarak, Nureddin İbrahim el-Lebad’ın öldürülmesi, sadece Suriye’de bir diplomatın hayatını kaybetmesi anlamına gelmemekte, aynı zamanda iç savaşın tetiklediği sosyal, politik ve insani krizin bir parçası olarak kaydedilmektedir. Bu ve benzeri olaylar, ülkenin geleceği konusunda belirsizlikleri artırmakta ve savaşın sona ermesi yönündeki umutları daha da zorlaştırmaktadır.
