Faşir Direniş Komiteleri, geçtiğimiz günlerde yaptıkları açıklamada, Sudan’ın Faşir kentinde bulunan Suudi Hastanesi de dahil olmak üzere birçok bölgenin, Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından gerçekleştirilen topçu bombardımanına maruz kaldığını duyurdu. Yapılan bombardıman sonucunda 10 kişinin yaşamını yitirirken, 20 kişinin de yaralandığı bildirildi. Bu durum, bölgedeki insani krizin ne denli derinleştiğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Ayrıca, Birleşmiş Milletler Uluslararası Göç Örgütü (IOM), bombardımanların ardından Kuzey Darfur eyaletinin Kebabiyye şehrinden 650 ailenin yerlerinden edildiğini açıkladı. Bu durum, çatışmaların kötüleştiği ve sivil halk üzerindeki etkilerinin arttığı bir tabloya işaret ediyor. Savaşın yanı sıra, yerinden edilmenin de yaygınlaşması, bölgedeki yüzlerce ailenin yaşam koşullarını ciddi şekilde zorlaştırmakta.
SUDAN’DAKİ SAVAŞ
Sudan’daki bu çatışmalar, 15 Nisan 2023 itibarıyla Sudan ordusu ile bir zamanlar onunla bağlı olan Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında yaşanan anlaşmazlıklardan kaynaklanmaktadır. Askeri reform ve entegrasyon gibi önemli konularda süregelen ihtilaflar, ülkeyi bir kaos ortamına sürüklemekle kalmayıp, sivil toplumu da derinden etkilemiştir.
Bu çatışmaların sona erdirilmesi için yapılan çözüm girişimleri ise maalesef sonuçsuz kalmıştır. Birleşmiş Milletler verilerine göre, Sudan’daki bu iç savaş sonucunda dünya genelinde en büyük yerinden edilme ve açlık krizinin yaşandığı bölgelerden biri haline gelmiştir. Çatışmalar sonucunda 20 binden fazla insan hayatını kaybetmiştir.
Elde edilen verilere göre, savaşın başlangıç tarihi olan Nisan 2023’ten bu yana, Sudan’dan kaçan insan sayısı 3 milyonu geçmiştir. Ülke içinde ise 9 milyona yakın kişi yerinden edilmiştir. Tüm bunlarla birlikte, 25 milyondan fazla insan insani yardıma muhtaç durumda bulunmaktadır. Bu durum, bölgedeki insani yardıma olan ihtiyacın aciliyetini bir kez daha ortaya koymaktadır.
Sudan’daki çatışmalar ve yaşanan insani dram, uluslararası toplumun dikkatini çekerken, çözüm yollarının geliştirilmesi için acil adımlar atılması gerektiği ifade edilmektedir. Bu aşamada, hem sivil toplum kuruluşlarının hem de uluslararası organizasyonların bu krize müdahil olmaları, halkın yaşadığı travmanın hafifletilmesi adına önemli bir adımdır.
Seçil Selen Balık
Editor
