Filistin’in Birleşmiş Milletler (BM) üyelik süreci, son zamanlarda artan İsrail zulmü karşısında Filistin’e sağlanacak hak ve ayrıcalıkların önemini vurgulamaktadır. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muhammed Demirel’e göre, ABD’nin tepkisini çekmeden Filistin’in mağduriyetini bir nebze olsun gidermeye yönelik son karar tasarısı hazırlanmıştır. 7 Ekim’de başlayan saldırılarda Gazze’de sivil can kaybı 40 bini aşmıştır. Bu süreçte Uluslararası kamuoyunda Filistin’in meşruiyeti ve tanınması konusunda önemli adımlar atılmaktadır.
Filistin’in BM üyelik sürecinin neden önemli olduğunu ve BM Genel Kurulu’ndaki oylamanın anlamını değerlendiren Doç. Dr. Muhammed Demirel’e göre, karar tasarısı Filistin’e tam üyelik hakkı vermek yerine bazı hak ve ayrıcalıklar sağlamaktadır. Bu karar Filistin misyonunun güçlendirilmesini amaçlamaktadır. Filistin temsilcileri Genel Kurul’da oy kullanma hakkına sahip olmayacak ancak teklif ve değişiklik önergeleri sunabileceklerdir. Kararın ABD’nin tepkisini çekmemek için hazırlandığı ve İsrail’in uluslararası alanda yalnızlaşmasına sebep olabileceği belirtilmektedir.
Bir devletin BM üyesi olmasının önemini ve üyelik sürecini açıklayan Doç. Dr. Muhammed Demirel’e göre, BM’ye üye olmanın bir devletin egemenliğinin kabul edilmesi anlamına geldiği vurgulanmaktadır. Bir devletin BM üyesi olması, uluslararası sözleşmelere taraf olabilmesini ve BM organlarında etkin bir rol alabilmesini sağlar. Filistin’in BM üyelik süreci de BM Genel Kurulu ve Güvenlik Konseyi’ndeki oylamalarla şekillenmektedir.
Filistin’in BM üyelik süreci, ilk kez 2011 yılında başlamış ancak oylamalarda başarılı olunamamıştır. Filistin, BM Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) üyesi olmuş ve üye olmayan gözlemci devlet statüsüne yükselmiştir. BM üyesi olması halinde Filistin, uluslararası hukuk açısından hak ve sorumluluklarını daha etkin bir şekilde savunabilecek, İsrail’e karşı hak talebinde bulunabilecektir.
Sonuç olarak, Filistin’in BM üyesi olması, uluslararası hukuk açısından devlet olarak tanınması ve haklarını savunabilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Bu sürecin Filistin’in uluslararası konumunu güçlendireceği ve İsrail ile müzakerelerde daha etkin bir rol almasını sağlayacağı belirtilmektedir. Bu durum, Filistin’in işgal altındaki topraklar ve Gazze’nin durumunu uluslararası platformlarda daha etkin şekilde dile getirebilmesine olanak sağlayacaktır.