Türkiye’nin gündeminde önemli bir yer tutan “Futbolda büyük fon vurgunu” davası, Seçil Erzan’ın yargılandığı süreçle devam ediyor. Bu dava, sadece dolandırıcılıkla değil, aynı zamanda Türkiye’nin ünlü futbolcularının da bu dolandırıcılıktan etkilenmesi nedeniyle büyük bir yankı uyandırdı.
Denizbank’ın Levent Şubesi eski Müdürü olan Seçil Erzan, kendisini yüksek kâr sağlayan güvenilir bir fon olarak tanıtmayı başardı. Aralarında tanınmış futbolcular Arda Turan, Fernando Muslera, Emre Belözoğlu ve Selçuk İnan’ın da bulunduğu 30’dan fazla kişi, Erzan’ın yönlendirdiği bu fona yatırım yaparak milyonlarca lira dolandırıldı. Bu olay, toplumda büyük bir infial yarattı ve dolandırıcılıkla ilgili süreçin nasıl gelişeceği merak konusu oldu.
Bodrum 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın son duruşmasında, tutuklu sanık Seçil Erzan’ın avukatları ile tutuksuz sanık Hakan Ateş’in avukatları hazır bulundu. Duruşmada, şikayetçi olan futbol teknik direktörü Fatih Terim’in avukatı, Terim’in yurt dışında olduğunu belirterek mazeret dilekçesi sundu. Terim’in duruşmaya katılmaması üzerine mahkeme, Terim’in yurt içindeki giriş-çıkış kayıtlarının araştırılmasını talep etti.
Mahkeme, Fatih Terim hakkında zorla getirme kararı çıkararak dinlenmek üzere duruşmayı 15 Nisan’a erteledi. Dava süreci, Fatih Terim’in katılımı ile daha da ilginç bir hal alacak gibi gözüküyor. Terim’in duruşmada yer almaması, iddianamede geçen tüm ayrıntılarla birlikte mahkemenin dikkatini çeken bir durum yaratmıştır.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Erzan’ın bir bankanın şubesinde müdür olarak çalıştığı dönemde, müşteki Bülent Çeviker’den 2 milyon dolar alarak yüksek kâr vaadiyle bu parayı iade edeceğini söylediği belirtiliyor. Ancak öncesinde bu vaadi gerçekleştirmek için başka yöntemler kullanarak dolandırıcılık yaptığı iddia ediliyor. Erzan’ın, müşterilerine sahte belgeler düzenlediği ve bu belgeleri bankanın kaşesi ve imzasıyla teslim ettiği kaydedilmiş.
Erzan’ın himayesinde dolandırılanların başında tanınmış futbolcular ve iş insanları olduğu için bu durum, büyük bir dikkat çekti. İddianamede Erzan’a “özel belgede sahtecilik” ve nitelikli dolandırıcılık gibi ağır suçlamalar yöneltiliyor. Sanık Erzan için 109 yıldan 358 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Diğer sanıklar için de benzer suçlardan 3 ile 98 yıl arasında hapis cezaları talep ediliyor.
Davanın gelişimi, sadece Erzan ve diğer sanıklarla sınırlı kalmayacak, hiyerarşik düzeyde de etkileyecek gibi görünmektedir. Çünkü organik ilişkilerin kurulduğu bir dolandırıcılık ağı olduğu iddiaları da gündemde. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından hazırlanan bir başka iddianamede, Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu’nun da dolandırıcılık temelinde 24 kişiyi mağdur ettikleri iddialarıyla yargılanmaları beklenmektedir. Bu durumda, her iki sanık için de 72’şer yıl ile 240’ar yıl arasında hapis cezası talep ediliyor.
Sonuç olarak, bu dava hem spor camiasında hem de geniş kitleler üzerinde önemli etkiler bırakmakta ve Türkiye’de dolandırıcılıkla mücadele konusundaki çalışmaların hız kazanmasına zemin hazırlamaktadır. Dava süreci ilerledik
