“`html
İsrail, 7 Ekim 2023 tarihinde başlayan saldırıları sonucunda, 19 Ocak 2025’e kadar Gaza Şeridi’ne yönelik devam eden askeri operasyonlar sırasında, 61 binden fazla Filistinli’nin hayatını kaybettiğini bildirmiştir. Bu ölümlerden 14 binden fazlasının enkaz altında kaybolduğu belirtilmektedir. Savaşın yalnızca insan kaybıyla değil, aynı zamanda sivillerin yaşam koşulları üzerindeki etkisiyle de büyük bir yıkıma yol açtığı ifade edilmektedir.
Son dönemde yaşanan esir takası olayında, Hamas; üç İsrailli erkeği serbest bırakarak, karşılığında toplamda 369 Filistinli esirin özgürlüğüne kavuşturulmasını sağlamıştır. Esir takasının altıncı turunda, serbest bırakılan Filistinli esirler, İsrail’in üzerinde Davut yıldızı bulunan tek tip elbiseler giymişti. Bu esirler, Gazze’ye ulaştıklarında giydirilen bu giysileri ateşe vermiştir.
Kıyafetlerinin üzerinde Arapça “Unutmayacağız, affetmeyeceğiz” yazdığı da dikkat çekmiştir. Ayrıca, serbest bırakılmadan önce Ofer Askeri Cezaevi’nde bu kıyafetlerle sıraya dizilerek fotoğraflarının çekilmesi, bu durumun sembolik bir saldırı olarak algılandığını göstermektedir.
ORGANİZE TERÖR TEHDİDİ
Filistin Esirleri Cemiyeti, konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, üzerinde Davut yıldızı bulunan tek tip giysilerin Filistinli esirlere yönelik organize bir terör tehdidi olduğunu vurgulamıştır. Ayrıca, İsrail güçlerinin sadece esirlere değil, esir yakınlarına yönelik tehditler, tutuklamalar ve öldürmeler gibi ağır suçlar işlediği, bu kişiler üzerindeki baskıların arttığı bilgisi verilmiştir.
Esirlerin sağlık durumuna dair yapılan açıklamada, çoğunun sağlık sorunlarıyla karşı karşıya olduğu ve ağır insan hakları ihlallerine maruz kaldıkları belirtilmiştir. İşkencenin yanı sıra açlık ve tıbbi ihmal gibi sıkıntılarla mücadele eden esirlerin, sistematik bir şekilde aşağılandığı da kaydedilmektedir. Bu bağlamda, esirlerin sağlıklarının kötü bir durumda olduğu ve birçok esirin hastanelere nakledildiği ifade edilmiştir.
HAMAS’TAN KINAMA
Hamas tarafından gelen bir açıklamadaysa, üç İsrailli esirin serbest bırakılmasının, İsrail’in ateşkes ve esir takası anlaşmalarına uyması gerektiğini vurgulanmıştır. Direniş, bu durumdan sonra İsrail’in insani protokolü uygulaması ve anlaşmanın ikinci aşamasındaki müzakerelerin başlatılması konusunda sorumluluğunu hatırlatmaktadır.
Ayrıca, işgalci güçlerin Filistinli esirlere uyguladığı zulmü ve ırkçı uygulamaları kınandığı ifade edilmiştir. Filistin halkının birlik ve beraberliğinin, daha önce yaşanan işgal projelerini boşa çıkardığı gibi, mevcut yerinden etme planlarını da engelleme potansiyeline sahip olduğu vurgulanmaktadır. Dolayısıyla, Filistinli esirlerin özgürlüğü, Kudüs’e giden yolda önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir.
Sonuç olarak, esirlerin kurtarılması meselesinin Filistin halkının ve direnişin öncelikli konuları arasında yer almaya devam ettiği belirtilmektedir. Bu durum, hem insanlık dramının ağırlığını hem de ulusal ve uluslararası hukuk kurallarının ihlalinin sonuçlarını gözler önüne sermektedir.
“`