Dünya genelinde nadir rastlanan bir olay, İngiltere’de gerçekleşti. Londra’nın kuzeyinde yer alan Highbury bölgesinde yaşayan 58 yaşındaki Althia Bryden, bir akşam boynundaki karotis arterinin (şahdamarının) beyne giden kan akışını kesmesi sonucunda felç geçirdi. Bu durum, yaşlı kadının eşi tarafından yerde tepkisiz bir halde bulunduğu anı yaşattı.
Althia Bryden, felç geçirdikten sonra 9 gün boyunca hastanede tedavi gördü ve temmuz ayında, şahdamarının çıkarılması amacıyla yeniden hastaneye kaldırılması gerekti. Ameliyat sonrasında, 3 ay boyunca konuşma yeteneğini kaybetti. Ancak uyandığında, İtalyanca kelimeler söylemeye başladığı belirtildi.
Bu ilginç durum, “yabancı aksan sendromu” olarak bilinen nadir bir durumdan kaynaklanıyordu. Felç sonrasında bazı kişilerin konuşmalarında yabancı bir aksan ortaya çıkabilir. Bryden, yaşadığı deneyim sonrasında kendisinin de ses tonunu tanımadığını ifade etti. Üç aylık sessizlik döneminde, bir daha asla konuşamayacağını düşünerek geçirdiği bu süreçten sonra yaşadıklarını paylaştı.
Ameliyatının ardından, rutin kontrol sırasında sağlık çalışanlarından aldığı tepkilerle şaşkına dönen Bryden, yaşadığı değişiklikler hakkında bilgiler sundu. “Kendimi ben gibi hissetmiyorum,” diyerek, aksanını kontrol etmenin mümkün olmadığını vurguladı. Zamanla İtalyanca kelimelerin de konuşmasına dahil olduğunu belirtti. Doktorlar ve hemşireler, bu durumu “tıbbi bir mucize” olarak nitelendirdi.
Althia Bryden, yeni aksanıyla başkalarına kendini anlatmanın zorluğundan bahsederek, eski sesinin bir an önce geri dönmesini arzuladığını söyledi. Düşünürken bile kafasında aksanını duyabildiğini belirtti. Bu durum, sadece kendi yaşamında değil, çevresindeki herkesin hayatında bir etki yarattı ve ailenin yanında çalışan sağlık personeli üzerinde de derin bir etki bıraktı.
Bu olay, dünyanın dört bir yanındaki doktorlar ve araştırmacılar için ilgi çekici bir konu haline geldi. Yabancı aksan sendromu, henüz tam olarak anlaşılmayan bir durum olarak, tıp literatüründe yer buldu. Althia Bryden’ın yaşadığı deneyim, yalnızca sağlık alanında değil, sosyal ve psikolojik boyutlarıyla da incelenmeye başlandı. İnsanların iletişim kurma biçimindeki bu radikal değişiklik, toplumda nasıl karşılandığı ve bireylerin bu yeni duruma nasıl adapte oldukları üzerinde soru işaretleri doğurdu.
Althia Bryden’ın hikayesi, tıptaki bilinmezlikler ve insan yaşamındaki gizemler üzerine bir düşünme sebebi olurken, aynı zamanda insan iradesinin ve yaşam mücadelesinin de bir simgesi haline geldi. Bu tür olaylar, sağlık alanındaki ilerlemelerin ve ilginç vakaların nasıl dikkate alındığını gösterirken, insanların ruhsal durumlarının fiziksel sağlıkları üzerindeki etkisini de gözler önüne serdi.