Son günlerde Gazze topraklarında meydana gelen çatışmalar ve katliamlar sürerken, İsrail ordusunun Batı Şeria’daki işgal faaliyetleri de devam ediyor. Bu durum, bölgede yaşanan gerginliği daha da artırmaktadır. İsrail’in “Söz verilmiş topraklar” inancıyla, Filistin topraklarını sistematik bir şekilde işgali ve masum sivillere yönelik saldırılar, uluslararası kamuoyunda ciddi tepkilere yol açmaktadır.
İsrail askerleri, Filistinli sivillerin ibadetlerini gerçekleştirdiği kutsal mekanlara yönelik baskınlarını sürdürmeye kararlıdır. Son olarak, Nablus kentinde yer alan ve büyük dini öneme sahip olan Yusuf Makamı’na baskın düzenlendi. Bu baskın, İsrail ordusunun koruması altında gerçekleştirildi ve diğer dinci gruplar tarafından da desteklendi.
ASKERİ ARAÇLAR KONUŞLANDIRILDI
Olayla ilgili görgü tanıkları, Yusuf Makamı’na giden yolda, Filistin topraklarını işgal eden İsraillileri taşıyan otobüsler ve bir buldozerin eşlik ettiği, onlarca İsrail askeri aracının kaydedildiğini bildirdi. Askeri araçların baskın düzenlenecek yerde konuşlandığı ve olayın gidişatına göre hareket ettiği gözlemlendi.
ÖLÜ YA DA YARALI SAYISI BİLİNMİYOR
Yusuf Makamı’nın çevresinde, Filistinli gençlerle İsrail ordusu arasında meydana gelen bir kavga sırasında, olayların ne durumda geliştiği ve herhangi bir can kaybı ya da yaralanma olup olmadığına dair kesin bir bilgiye ulaşılamadı. Görgü tanıkları, olayların oldukça gergin geçtiğini ve çatışmaların kontrol altına alınıp alınamadığını gözlemledi.
YUSUF MAKAMI
Yusuf Makamı, Filistin topraklarında bulunan önemli bir dini mekandır. Yahudiler, burada Hazreti Yusuf’un kabrinin bulunduğuna inanırken, işgal altındaki Batı Şeria’da yer alan Nablus kentinin Filistin yönetiminin kontrolünde olduğunu bilmektedir. Bununla birlikte, birçok arkeolog, işgalcilerin inancının aksine, bu kabrin gerçek tarihinin birkaç asır geriye gittiğini ve aslında Yusuf ed-Duveykat isimli bir Müslüman’a ait olduğunu ifade etmektedir.
Bu durum, bölgedeki tarihi ve dini çatışmaların daha da derinleşmesine yol açmakta; İsrail’in bu tür provokatif baskınları, Filistin toplumu içerisinde büyük bir infiale neden olmaktadır. Birçok insan, bu tür eylemlerin sadece dini inançlara değil, aynı zamanda uluslararası hukukun ihlaline de yol açtığını savunuyor. Dolayısıyla, bölgedeki karmaşa ve şiddet döngüsünün sonlandırılması için uluslararası toplumun daha etkin bir tutum sergilemesi gerektiği düşünülüyor.