Lübnan Bakanlar Kurulu Başkanlığı, ülkedeki göç hareketlerinin ayrıntılarını ve İsrail’in gerçekleştirdiği saldırıların yarattığı olumsuz etkileri içeren haftalık bir rapor yayımladı. Bu rapor, Lübnan’daki durumu güncel ve kapsamlı bir biçimde ortaya koyuyor.
Rapora göre, 8 Ekim 2023 tarihinden itibaren Lübnan’ı hedef alan İsrail saldırılarının başlangıcından bu yana, toplam 1 milyon 862 bin 790 kişi yerinden edildi. Bu olağanüstü seyahat hareketi, ülkenin güvenlik durumu, sosyal yapısı ve ekonomik koşulları üzerinde ciddi bir etkisi olduğu açıkça görülüyor.
Yerinden edilen kişilerin büyük bir kısmı, ülke içindeki barınma merkezlerinde ikamet etmekte. Rapor, bu grubun 190 bin 102’sinin hükümetin sağladığı barınma merkezlerinde, 1 milyon 47 bin 790’ının ise barınma merkezleri dışında konakladığını belirtiyor. Toplamda, ülke içerisinde yerinden edilmiş bireylerin sayısı 1 milyon 237 bin 892’yi bulmuş durumda.
Yerinden edilen insanların barınma ihtiyaçlarına da dikkat çekmekte. 720’si kamuya ait ve özel eğitim kurumu olarak toplamda 1177 barınma merkezi açıldığı belirtiliyor. Ancak, bu merkezlerin çoğu, yani 976’sı azami kapasitelerine ulaştı. Bu durum, yerinden edilen bireylerin barınma koşullarında önemli bir sıkışıklık meydana getirmiştir.
Aynı zamanda, 8 Ekim tarihinden bu yana Lübnan’dan Suriye’ye büyük bir göç dalgası yaşanıyor. 23 Eylül 2023 itibarıyla İsrail saldırılarının arttığı dönemde, 390 bin 656’sı Suriyeli, 234 bin 242’si Lübnan vatandaşı olmak üzere toplam 624 bin 898 kişi, Lübnan topraklarından Suriye’ye geçiş yaptı. Bu durum, hem Lübnan hem de Suriye’nin göç ve insani krizle başa çıkma kapasitesini sorgulatıyor.
Son olarak, rapor, 8 Ekim 2023 tarihinden bu yana Lübnan’a yönelik İsrail ordusu tarafından gerçekleştirilen hava saldırılarının sayısının yaklaşık 13 bin 976’ya ulaştığını bildiriyor. Bu saldırılar, bölgedeki güvenlik durumunu daha da karmaşık hale getirirken, sivillerin hayatlarını da tehdit ediyor.
Genel olarak, Lübnan’da yaşanan bu gelişmeler, insani kriz boyutunu gösterirken, uluslararası kamuoyunun da bu konuya dikkat çekmesi gerektiğinin altını çizmektedir. Başta barınma olmak üzere temel ihtiyaçların nasıl karşılanacağı, ülkede mevcut olan durumu daha da zorlayacağı anlaşılmaktadır.