İsrail ordusunun Gazze bölgesinde 7 Ekim 2023 tarihinden beri düzenlediği saldırılar devam ediyor. Bu tarihten itibaren başlatılan askeri harekât, sadece Gazze ile sınırlı kalmayarak bölgedeki diğer alanlara da yayılmış durumda. Bu durum, uluslararası toplumun dikkatini çeken ve endişeleri artıran bir soykırım olarak niteleniyor.
İsrail’in saldırıları, yaklaşık 90 km uzağındaki Lübnan’a da sıçradı. Lübnan Sağlık Bakanlığı, İsrail ordusunun ülkeye yönelik hava saldırılarını sürdürdüğüne dair yazılı bir açıklama yaptı. Bakanlık açıklamasında, bu saldırıların sonucunda 37 kişinin yaşamını yitirdiği ve 105 kişinin yaralandığı belirtildi. Bu saldırıların devam etmesi nedeniyle, kayıpların artacağı konusunda endişeler dile getiriliyor.
İsrail’in Lübnan’a gerçekleştirdiği saldırıların genel bilançosu oldukça ağır. Söz konusu saldırıların başlangıcından bu yana yaşamını yitirenlerin sayısının 3 bin 100’e ulaştığı ifade ediliyor. Bunun yanı sıra, yaralananların sayısının ise 13 bin 658 olarak kaydedildiği açıklandı. Bu rakamlar, bölgedeki insani krizin ne denli derinleştiğini gözler önüne seriyor.
Bununla birlikte, bölgedeki olayların yanında, Lübnan’daki göç dalgası da durmaksızın devam ediyor. Ülkenin güney kesimlerinden başta başkent Beyrut olmak üzere kuzeye doğru göç eden insanların sayısında ciddi bir artış gözlemleniyor. Lübnan hükümeti, yerinden edilen insanların sayısının 553 binden fazla olduğunun altını çiziyor. Bu kişilerin büyük bir kısmının komşu ülke Suriye’ye yöneldiği belirtiliyor.
Yaşanan bu çalkantılı süreç, sadece savaş ve kayıplarla sınırlı kalmayıp, insanlığın temel haklarının ihlal edildiği bir duruma dönüşmüş durumda. Bölgedeki insani yardım kuruluşları, hem Gazze hem de Lübnan’daki sivil halkın acil yardıma ihtiyaç duyduğunu belirtiyor. Savaşın getirdiği yıkım, insanların hayatlarını ve geleceklerini tehdit ederken, bölgedeki ülkelerin uluslararası toplumdan alacakları desteği de artıracağı öngörülüyor.
Sonuç itibarıyla, İsrail ordusunun Gazze ve Lübnan’daki saldırıları uluslararası arenada yankı bulmaya devam ediyor. Barış ve insani yardım konularındaki tartışmalar, bu çatışmalardan doğan trajedileri önlemek ve çözüm yolları bulmak açısından önem arz etmekte. Yalnızca bir coğrafyada yaşanan çatışma değil; insanlığın ortak vicdanını da derinden sarsan bir durum söz konusu.