İsrail’in, Gazze’deki masum sivillere yönelik saldırıları devam ederken, aynı zamanda Lübnan’a yönelmesi Orta Doğu’yu tehlikeli bir duruma soktu. Alınan bilgiler, İsrail’in bu saldırıları sonucu ciddi can kayıpları yaşandığını ve bölgedeki durumu daha da kötüleştirdiğini ortaya koyuyor.
Lübnan’a yönelik gerçekleşen saldırılar, özellikle Baalbek kenti civarında yoğunlaşmakta ve bu saldırılar sonucunda kayıplar günden güne artmaya devam etmektedir. Bu saldırılara karşı uluslararası tepkiler de kaçınılmaz hale gelmiştir.
DSÖ SALDIRIYI KINADI
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), İsrail’in Baalbek yakınlarında gerçekleştirdiği son saldırıyı kınadı. Bu saldırıda, aralarında 12 sağlık çalışanının da bulunduğu çok sayıda insanın hayatını kaybetmesi, uluslararası sağlık kuruluşlarının dikkatini çekti. DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, saldırı sonrasında yaptığı açıklamada, sağlık çalışanlarının ve sağlık tesislerinin hedef alınmasının kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Ghebreyesus, Baalbek ilçesine bağlı Doures köyünde bulunan Lübnan Sivil Savunma merkezinin hedef alındığı ve bu saldırı sonucunda en az 12 sağlık görevlisinin hayatını kaybettiği bilgisini paylaştı. Bunun yanı sıra, sağlık merkezi büyük ölçüde hasar görmüştür. DSÖ Genel Direktörü, “Sağlık hizmetlerine yönelik saldırılar, çatışmaların yeni normali haline gelmektedir. Buna bir son verilmelidir.” ifadelerini kullandı.
Bölgedeki çatışmaların artışı, sağlık hizmetlerinin sunumunu ciddi anlamda kesintiye uğratmakta. Hem Gazze’de hem de Lübnan’da yaşananlar, bölgedeki insani durumu daha da kötü bir hale getirmekte. Özellikle, sivil savunma ve sağlık kuruluşlarının hedef alınması, uluslararası hak ihlalleri tartışmalarını da berberinde getirmektedir.
Orta Doğu, eski bir çatışma bölgesi olmanın yanı sıra, günümüz dünyasında da uluslararası ilişkilerin şekillendiği önemli bir merkez olmuştur. İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırıları, bölgedeki güç dinamiklerini de etkilemektedir. Bu durum, yerel halk arasında büyük bir korkuya yol açmakta ve insani krizin derinleşmesine sebep olmaktadır.
Uluslararası toplumun bu duruma göstereceği tepki, önümüzdeki günlerde daha belirgin bir hal alacaktır. Ancak şu an için, Orta Doğu’daki gerginlik ve çatışmaların çözümünün ne olacağı belirsizliğini korumaktadır. Sağlık çalışanlarının hedef alınması, insani bir felaketin eşiğinde olduğumuzu gösteriyor.
Sonuç olarak, bu tür saldırıların durdurulması ve sağlık hizmetlerinin güvence altına alınması, hem bölgedeki sivil halkın hem de uluslararası sağlık kuruluşlarının önceliği olmalıdır. Orta Doğu’da barışın sağlanması için acil adımlar atılması gerekmektedir.