Kalın bağırsak kanseri, tıbbi literatürde kolorektal kanser olarak bilinir ve kalın bağırsağın iç yüzeyindeki hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyümesi sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Genellikle iki forman bulunan bu kanser türü, kalın bağırsak (kolon) veya rektumda başlar. Dünya genelinde oldukça yaygın bir hastalık olan kalın bağırsak kanseri, erken teşhis edildiğinde tedavi edilebilir bir hastalık olma özelliği taşımaktadır.
Kişiler arasında meydana gelen kalın bağırsak kanserini önlemek mümkün mü? Bu sorunun yanıtı yazının ilerleyen kısımlarında detaylı bir şekilde ele alınacaktır. Kalın bağırsaklar, vücudumuz için hayati öneme sahip organlardandır, adeta ikinci beyin görevi görürler. Kolon kanseri türü, kanserden kaynaklanan ölüm oranlarının en yüksek olduğu türlerden biridir. Ancak bu risk, alınacak önlemler ile gözlemlenebilir bir şekilde azaltılabilir.
Kalın bağırsak kanserinin tetikleyicisi olan polipler, bu hastalığın yayılmasında önemli bir rol oynamaktadır. Polipler, vücutta en sık kalın bağırsakta, ardından mide ve nadiren de olsa ince bağırsakta ortaya çıkmaktadır. Kalın bağırsak kanserlerinin yaklaşık %90’ı poliplerin üzerinde geliştiği için, bu yapıların erken tespiti, tanısı ve tedavisi büyük önem arz etmektedir. Medipol Üniversitesi Pendik Hastanesi’nden Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Nihat Okçu, poliplerin zamanında belirlenmesi halinde kalın bağırsak kanserinin önlenebilir hale geleceğini vurgulamaktadır.
Dünya genelinde kolorektal kanser, en sık görülen 10 kanser türü arasında üçüncü sırada yer almakta ve bunun yanında ölüm sebepleri arasında ikinci sırada bulunmaktadır. Hastalığın klinik belirtileri olabilir, fakat en güvenilir tanı yöntemi kolonokopi ile yapılmaktadır. Uzmanlar, dışkıda kan görülmesi gibi belirtilerin yanı sıra dışkı alışkanlıklarında değişiklikler ve bağırsak düzensizliklerinin de dikkatle izlenmesi gerektiğini ifade etmektedir.
Kolorektal kanser riskini artıran faktörler arasında ailede bu hastalığın öyküsü önemli bir yere sahiptir. Prof. Dr. Okçu, ailesinde kalın bağırsak kanseri olan kişilerin yanı sıra, kronik iltihaplı hastalıklara ve genetik sendromlara sahip bireylerin polip riskinin yüksek olduğunu belirtmektedir. Ayrıca 50 yaşından itibaren kolon kanseri riski artmakta olup, toplumda bu yaş grubunun %25’inde bu hastalığın görüldüğü belirtilmektedir. 60 yaşının üzerinde bu oranın %30, 70 yaşında ise %70’e çıktığı ifade edilmektedir. Bu sebeple, 50 yaşından sonra düzenli olarak kolonoskobi yaptırmak büyük önem taşımaktadır.
Kolon kanserinin belirtileri başlangıçta hafif olduğu için gözden kaçabilir. Ancak hastalık ilerledikçe aşağıdaki belirtiler ortaya çıkabilir:
- Bağırsak alışkanlıklarında değişimler: uzun süreli ishal, kabızlık ya da dışkının kıvamında incelme.
- Dışkıda kan: rektal kanama veya dışkıda kırmızı ya da koyu renkli kan.
- Karın ağrısı ve kramplar: sürekli karın ağrısı, gaz ve kramp hissi.
- Açıklanamayan kilo kaybı: diyet ya da egzersiz değişikliği olmadan hızlı kilo kaybı.
- Yorgunluk ve halsizlik: bağırsakta kan kaybına bağlı olarak gelişen anemi sonucu meydana gelen yorgunluk.
- İştah kaybı: özellikle ileri evrelerde görülen iştahsızlık.