Dünya genelinde artan İslamofobi tehdidi, maalesef açıkça gözlemlenebilir bir hal aldı. Bu sürecin bir parçası olarak, İslam ve onun değerlerine yönelik hakaret içeren gösterilerin sayısı da artmaktadır. Bu olaylardan biri, 2023 yılında Rusya’da yaşanmış olup, Nikita Juravel isimli bir kişinin Kur’an-ı Kerim’i yakmasıyla gündeme gelmiştir.
Konuyla ilgili olarak Rusya’daki yargı süreci tamamlanmış ve sonuçları dikkat çekmektedir. Rus mahkemesi, Kur’an-ı Kerim’i yakan Nikita Juravel’i “devlete ihanet” suçuyla 14 yıl hapis cezasına mahkûm etmiştir. Volgograd Bölge Mahkemesinin basın servisinden yapılan açıklamada, Juravel’in Rus ordusunun Ukrayna’daki eylemlerine karşı çıktığı, bu eylemi gerçekleştirmeden önce Ukrayna Güvenlik Servisi’nin (SBU) talimatını aldığı ve bu eylemin Rusya’nın güvenliğini tehdit ettiği belirtilmiştir.
Duruşmada, Nikita Juravel’in “devlete ihanet” suçundan mahkûm olduğu açıklanmış; “Juravel, işlediği suçlardan ötürü 14 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ayrıca, kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etti.” ifadeleri kullanılmıştır.
Juravel’in gözaltına alınma süreci de dikkat çekicidir. Mayıs 2023’te Rusya’nın Volgograd kentindeki bir cami önünde Kur’an-ı Kerim’i yaktığı gerekçesiyle gözaltına alınmış ve güvenlik gerekçesiyle Çeçenistan’a sevk edilmiştir. Buradaki mahkeme, 27 Şubat tarihinde Juravel’i “manevi değerlere hakaret” ve “toplumsal düzeni bozma” suçlamasıyla 3,5 yıl hapis cezasına mahkûm etmiştir.
Bu olay, dünya genelinde İslamofobi’nin giderek yayılması ve bu tür şiddet ve nefret eylemlerinin karşısında almamız gereken tedbirlerin aciliyetini ortaya koymaktadır. Bu durum, sadece bir bireyin değil, aynı zamanda bir inanç grubunun da saldırıya uğramış olduğunu gösteriyor. İslamofobi ile mücadele, tüm dünya insanlarının ortak sorumluluğu olmalıdır.
Ayrıca, yargı süreçlerinin adil bir şekilde yürütülmesi ve benzer eylemlere karşı toplumsal bir bilinç oluşturulması gerekiyor. Bu tür olayların önlenebilmesi için, toplumların farklı inançlara ve değerlere saygı duyması, her bireyin insani haklarına saygı gösterilmesi serinkanlılıkla gereklidir. Aksi takdirde, sadece bir inanç grubu değil, tüm toplumlar, ayrımcılığın ve nefretin pençesinde kalacaktır.
Sonuç olarak, bu olay, din ve inanç özgürlüğüne yönelik saldırıların ne derece ciddiye alınması gerektiğini gösteriyor. Nikita Juravel’in durumu, sadece kendi kültürü ve inancı üzerinden değil, tüm inançların korunması yönünde atılacak adımların da gerekliliğini ortaya koymaktadır.
