Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) tarafından yayınlanan “Küresel Borç Monitörü” raporuna göre, dünya genelindeki borç miktarı bu yılın ilk çeyreğinde 1,3 trilyon dolar artarak 315 trilyon dolara yükseldi. Geçen yılın aynı dönemine göre bu bir artış anlamına gelmektedir. Gelişmekte olan piyasalardan kaynaklanan bu artışın temel nedeni olarak Çin, Hindistan ve Meksika’nın borç birikimini sıralayabiliriz.
Diğer yandan, gelişmiş ekonomilerde borç miktarında genel bir artış görülürken, İsviçre ve Almanya’da borçlarda belirgin bir düşüş yaşandı. Toplam borç miktarının, gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomiler arasında dağılımına bakıldığında, hane halkına ait borçların 59,1 trilyon dolara, finansal olmayan şirketlere ait borçların 94,1 trilyon dolara, kamu borçlarının 91,4 trilyon dolara ve finansal şirketlere ait borçlarının 70,4 trilyon dolara ulaştığı görülmektedir.
Küresel borç miktarının gayrisafi yurt içi hasılaya (GSYH) oranı da artış göstermektedir. Bu oran, 2024’ün ilk çeyreğinde yüzde 333 olarak hesaplanmıştır. Özellikle gelişmekte olan ülkeler için ABD dolarındaki yükseliş ve artan ticari uyuşmazlıkların kamu borçları konusunda zorluklar yaratabileceği belirtilmektedir. Bu durum, gelişmekte olan piyasaların dış borç ödeme kapasitesini olumsuz etkileyebilir.
Türkiye’nin durumuna bakıldığında ise, borç oranlarında gerileme yaşandığı görülmektedir. Hane halkına ait borçlar yüzde 11,4’e, finansal olmayan şirketlere ait borçlar yüzde 47,4’e, kamu borçları yüzde 34,2’ye ve finansal sektöre ait borçlar yüzde 16,1’e düşmüştür. Bu durum, Türkiye’nin borç yapısmnda sağlıklı adımlar attığını göstermektedir.
Sonuç olarak, dünya genelindeki borç miktarındaki artışın ekonomik dengeleri nasıl etkileyeceği ve borç sıkıntılarıyla başa çıkmanın yolları konusunda dikkatli adımlar atılması gerektiği vurgulanmaktadır. Küresel borç krizini önlemek ve ekonomik istikrarı sağlamak için uluslararası iş birliğine, dengeli ekonomi politikalarına ve sürdürülebilir borçlanma modellerine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu konuda alınacak doğru politikalar, dünyanın ekonomik geleceği açısından büyük önem taşımaktadır.
