Lübnan Sağlık Bakanlığı, İsrail’in devam eden saldırılarıyla ilgili güncel can kaybı ve yaralı sayıları hakkında yazılı bir açıklama yaptı. Bu açıklama, özellikle Lübnan’da yaşanan insani krizin büyüklüğünü gözler önüne seriyor.
Açıklamada, İsrail ordusunun Lübnan’ın birçok farklı bölgesine dünkü saldırılarında 25 kişinin yaşamını yitirdiği, 58 kişinin de yaralandığı bildirildi. Bu kayıplar, yaşanan çatışmalardaki acı tablonun bir örneği olarak kaydedildi.
Özellikle 8 Ekim 2023 tarihinden bu yana, Lübnan’a yönelik düzenlenen İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısının 3 bin 670’e yükseldiği belirtiliyor. Bu sayının içinde 926 kadının ve çocuğun, 220 sağlık çalışanının da olduğu vurgulanıyor. Ayrıca, yaralı sayısının da 15 bin 413’e ulaştığı ifade ediliyor. Bu demografik dağılım, çatışmanın sivil halk üzerindeki etkisini açıkça göstermektedir.
Gerginliğin başlangıcından itibaren, Hizbullah ile İsrail arasında kontrollü çatışmalar devam etti. Özellikle 23 Eylül 2023 tarihinde, Lübnan’ın güney kentlerine, Bekaa ve Baalbek bölgelerine yönelik yoğun hava saldırıları yapılmıştı. Bu saldırılar, iki taraf arasındaki gerilimi daha da artırdı.
Daha sonrasında, 30 Eylül’de de İsrail ordusu, Lübnan’ın güney bölgesinde Hizbullah’ın altyapısına yönelik “sınırlı ve yoğun” kara saldırıları gerçekleştirdiğini bildirdi. Bu tür askeri hareketler, yerel halk üzerinde ağır bir baskı oluşturdu ve insani krizi derinleştirdi.
İsrail bombardımanlarının, Lübnan’da 100 binlerce kişinin yerinden edilmesine neden olduğu tahmin ediliyor. Ülkenin güney kesimlerinden başkent Beyrut’a ve kuzeye büyük bir göç dalgası yaşanırken, Lüban hükümeti, yerinden edilen kişilerden 610 binden fazlasının Suriye’ye göç ettiğini açıkladı. Bu durum, hem bölgedeki insan hareketliliğini hem de uluslararası insani durumu etkileyen önemli bir kriz olarak kaydedilmektedir.
Bütün bu gelişmeler, Lübnan’da süregelen çatışmanın etkilerini ve sonuçlarını hem bir insani kriz hem de bölgesel istikrar için tehdit olarak ortaya koymakta. Bu bağlamda, uluslararası toplumun soruna yönelik alacağı yaklaşım ve vereceği tepkiler, gelecekteki gelişmeleri büyük ölçüde etkileyebilir. Tüm bu olaylar, bölgedeki gerginliğin devam ettiğini ve sivil halkı ne denli zor bir duruma soktuğunu daha net bir şekilde ortaya koymaktadır.
