Hz. Peygamber’in (SAV) Risaletinin 10. yılı, onun için son derece zor ve hüzünlü bir yıl olmuştur. Bu yıl, yüreğinde derin yaralar açan iki önemli kayıpla şekillenmiştir: Gözbebeği eşi Hz. Hatice’yi ve çocukluğundan itibaren her türlü tehlikeden koruyan amcası Ebu Talib’i kaybetmiştir. Ayrıca, Taif’te maruz kaldığı olumsuz muamele de bu hüznü artırmıştır. Bu zor dönemlerde, Peygamber Efendimiz Miraç hadisesi ile teselli bulmuş, bu mucizevi yolculuk ona bir rahatlama ve huzur kaynağı olmuştur. Bu yazıda, Miraç hadisesinin detaylarını derinlemesine inceleyeceğiz.
Miraç, Hz. Peygamber’in bizzat bedenen gerçekleştirdiği bir yolculuktur ve bu olay İslam dünyası için büyük bir önem taşımaktadır. Aynı zamanda, Allah tarafından Peygamberimize ve tüm İslam âlemine sunulan önemli hediyeler de içermektedir.
Miraç olayında Hz. Peygamber’e verilen üç önemli hediye bulunmaktadır: Beş vakit namaz, Bakara Suresi’nin son ayetleri olan “Amentü” ve ümmetinden şirke düşmeyen kimselerin büyük günahlarının affedileceği müjdesi. Bu müjdeler, İslam inancının temel taşlarından birini oluşturmaktadır.
İslami kaynaklarda, Miraç hadisesi iki ana safhada gerçekleşmiştir. İlk aşama, Peygamberimizin Mescid-i Harâm’dan Mescid-i Aksâ’ya olan yolculuğudur ve bu aşamaya isrâ denilmektedir. İkinci aşama ise, Mescid-i Aksâ’dan göklere yükselmesidir ve buna da miraç denir.
Kur’an-ı Kerim’de Miraç hadisesinin ilk aşaması şu şekilde anlatılmaktadır: “Kulunu (Muhammed aleyhisselamı) bir gece, Mescid-i Harâm’dan kendisine bazı âyetlerimizi göstermek için, etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah, her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir. Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla bilen, hakkıyla görendir.” (İsra Suresi, 1)
Miraç hadisesinin nasıl gerçekleştiğine dair hadis kaynaklarında ve siyer kitaplarında çeşitli rivayetler bulunmaktadır. Bu rivayetlere göre, bir gece Resûlullah, Kâbe’de Hicr veya Hatîm denilen yerde iken Cebrâil kendisine gelerek göğsünü açar ve zemzemle yıkadıktan sonra içine iman ve hikmet doldurup kapatır. Bu olaydan sonra Burak adlı bineğe bindirilir ve Beytülmakdis’e götürülür. Orada iki rekât namaz kıldıktan sonra Cebrâil, ona süt ve şarap dolu iki kap getirir. Peygamber Efendimiz süt dolu kabı seçince, Cebrâil, “fıtratı seçtin” der ve onu alarak dünya semasına yükseltir.
Semaların her birinde sırasıyla Âdem, Îsâ, Yûsuf, İdrîs, Hârûn ve Mûsâ peygamberlerle görüştükten sonra, yedinci semada Hz. İbrâhim ile buluşurlar. Sidretü’l-müntehâ dediğimiz yere vardıklarında, yazıcı meleklerin kalem cızırtılarını duyup Cenâb-ı Hakk’ın huzuruna çıkar. Burada huzurun kaynağı olan elli vakit namaz ümmetine farz kılınır. Dönüş yolunda Hz. Mûsâ, elli vakit namazın çok olduğunu belirtip Allah’tan bunun hafifletilmesini istemesi üzerine, namaz beş vakte indirilecektir.
Miraç hadisesinin bedenen mi yoksa ruhen mi gerçekleştiği,