Oruç, İslam dini açısından önemli bir ibadet olup, bu ibadeti yerine getirirken dikkat edilmesi gereken bazı kurallar mevcuttur. Oruç, belirli fiillerin yapılmasıyla bozulur ve her durum, kendi özel hükmüne sahiptir. Oruçların kaza ya da kefaret gerektirip gerektirmediği, bu kurallara bağlı olarak değişir. Bu konuları derleyen Diyanet İşleri Başkanlığı, oruçla ilgili merak edilen birçok noktayı açıklığa kavuşturmuştur.
İlk olarak, aşı olmak ya da iğne yaptırmanın orucu bozulup bozulmadığı sorusunu ele alalım. Oruç tutarken, yemek, içmek veya cinsel ilişki gibi fiiller orucu bozar. Ancak, gıda ya da keyif verici olmayan enjeksiyonlar, yemek ve içmek anlamına gelmediğinden orucu bozmaz. Bu nedenle aşılar da orucu bozmaz. Bununla birlikte, gıda veya keyif verici enjeksiyonlar orucu bozar ve bu durumlarda oruç kazaz edilmelidir.
Kan verme işlemi de oruç esnasında sıklıkla merak edilen konular arasındadır. Ramazan ayındaki oruçlu bir kişi, kan verdiğinde orucu bozulmaz, ancak vücuda kan almak beslenme ve gıda alma anlamına geldiği için orucu bozar. Bu nedenle oruçlu bir birey vücuda kan alırsa, orucu geçersiz hale gelir.
Kusma durumu da orucu etkileyen bir başka önemli bir meseledir. Kişinin kendiliğinden kusması, orucu bozmaz. Ancak, kişi kendi isteğiyle ağız dolusu kusarsa orucu bozulur. Ayrıca kusmuş oldum düşüncesiyle yeniden yemeye içmeye başlayan kimse de oruçlarını bozmuş olur ve bu kişi yalnızca kaza ile yükümlüdür, kefaret gerekmez.
Orucu kasten bozmak ise tamamen farklı bir durumdur. Bilerek ve isteyerek orucunu bozan bir kişi, Ramazan ayının hürmetine saygısızlık yapmış sayılır ve büyük bir günah işlemiş olur. Bu kişi, 60 gün süresince ara vermeksizin oruç tutarak ya da 60 fakiri bir gün doyurarak kefaret ödemekle yükümlüdür. Ayrıca oruç bozulmuş olduğu için, tutmadığı oruç günü de kaza etmesi gerekir.
Sefer halindeyken oruç tutmak da farklı bir önem taşır. Eğer bir kişi, Ramazan ayı boyunca sefer mesafesine (en az 90 kilometre) gitmek için yola çıkıyorsa, geceden oruca niyet etmesine gerek yoktur. Ancak, eğer oruca niyet ettikten sonra gündüz yolculuk yapıyorsa, orucunu gereksiz yere bozmamalıdır. Sefer durumu mazeret kabul edilmekle birlikte oruç bozulursa sadece kaza gerekmektedir.
Oruç tutmaya gücü yetip de tutmayan kimseler için fidye vermek söz konusu değildir. Fidye, ancak oruç tutmaya gücü yetmeyen yaşlılar veya iyileşme ümidi olmayan hastalar için geçerlidir. Buna göre, mazeretsiz oruç tutmayan kişilerin sadece tutmadıkları oruçları kaza etmeleri ve tövbe etmeleri gerekir.
Uzman doktor tarafından oruç tutmaması önerilen bireyler, Ramazan ayında oruç tutmamayı tercih edebilirler. Hastalık geçici ise, kişinin tutmadığı oruçları sağlığına kavuştuğunda kaza etmesi gerekir. Fakat hastalığı kalıcıysa, oruçlara karşılık fidye vermelidir.
Kadınların adet ve lohusalık dönemlerinde oruç tutup tutamayacağı konusu da önemli bir meseledir. Adet gören ya da lohusa olan bir kadın, bu hallerde namaz kılamaz ve oruç tutamaz. Bu durumdaki kadınlar, yalnızca tutulmayan oruçlarını temizlend