Polen alerjisi, bitkiler, ağaçlar ve yabani otların ürettiği polenlere karşı vücudun bağışıklık sisteminin verdiği tepkidir. Bu durum, hapşırma, burun tıkanıklığı, gözlerde kaşıntı ve sulanmaya yol açan bir alerji türü olarak tanımlanmaktadır.
Uzmanlar, alerjilerin genetik bir temeli olduğuna dikkat çekiyor ve bu nedenle genellikle anne tarafında görülen bir eğilim taşıdığını belirtiyorlar. Alerjik rinit, alerjik sinüzit ve astım, bu alerjik reaksiyonların birlikte yer aldığı hastalıklar arasında yer alıyor.
Alerjilerin en yaygın görüldüğü dönem, bahar aylarıdır. Özellikle polen alerjisi, mart ve nisan aylarında artış göstermektedir.
İklim değişikliği nedeniyle, haziran ayı içerisinde bile kırkikindi yağmurlarının görüldüğü tespit edilmiştir. Bu durum, alerjilerin yalnızca mart ve nisan aylarıyla sınırlı kalmayıp, mayıs ve haziran aylarına da kaymasına neden olmaktadır.
Alerjilerin hangi bitki veya ağaca bağlı olarak geliştiği, o bitkinin poleninin ne zaman ortaya çıktığıyla doğru orantılıdır. Ancak genel olarak ilkbahar ve yaz aylarında daha sık gözlemlenmektedir.
Polen alerjisinden korunmanın en etkili yolları arasında, polen yoğunluğunun arttığı sabah saatlerinde dışarı çıkmaktan kaçınmak öne çıkıyor. Dışarıda bulunma zorunluluğu olduğunda, koruyucu güneş gözlükleri ve maskeler kullanılması önerilmektedir.
Bunun yanı sıra, evlerin sabah saatlerinde değil de öğle saatlerinde havalandırılması ve yatak odasında peluş oyuncak, battaniye gibi polen tutabilen eşyaların bulundurulmaması, alerji riskini azaltan diğer yöntemlerdir.
Polen alerjisi, zaman zaman griple karıştırılabilmektedir. Alerji belirtileri arasında gözlerde sulanma, yanma, burun akıntısı gibi şikayetler ön planda iken, enfeksiyon hastalıklarında sarı yeşil renkte balgam ve öksürük gibi belirtiler daha yaygındır.
Kaşıntı, hapşırma, kulak ve gözlerde yanma gibi belirtilerin varlığı, söz konusu durumu genellikle alerji olarak nitelendirmeye yönlendirebilir.