ABD’nin yeni Dışişleri Bakanı adayı Marco Rubio, Senato Dış İlişkiler Komitesindeki onay oturumunda Orta Doğu’ya dair önemli açıklamalarda bulundu. Rubio, İran’ın İsrail’e karşı tutumu ve bölgedeki hedeflerine yönelik eleştirilerde bulunarak, Tahran yönetiminin yaptırımlarla zayıflatılmasına rağmen Orta Doğu’daki amaçlarından vazgeçmediğini öne sürdü. Rubio’nun değerlendirmeleri, ABD’nin dış politikasının geleceği açısından dikkate değer bir çerçeve sunuyor.
Rubio, İran’ın Rusya ile olan ilişkilerine ve bu bağlamda Güney Amerika’daki etkisine dikkat çekti. Özellikle Venezuela’daki güçlü İran varlığının yanı sıra, İranlıların bölgedeki insansız hava araçlarının üretimi için fabrikalar inşa etmeye başladığını ifade etti. Ayrıca, Venezuela rejiminin Hizbullah çalışanlarına sahte pasaportlar sağlama pratiğini de vurguladı. Bu durum, İran’ın yalnızca Orta Doğu’daki hedefleri değil, aynı zamanda Amerika kıtasındaki etkisini de gözler önüne serdi.
Bunun yanı sıra Rubio, İsrail’in tarihsel düşmanları arasında Hizbullah, Hamas ve nükleer silah geliştiren İran’ın yer aldığını belirtti. Tel Aviv yönetiminin ABD’nin desteğine duyduğu ihtiyacı vurgulayan Rubio, “Trump yönetiminin Amerikan tarihindeki en İsrail yanlısı yönetim olmaya devam edeceğinden eminim” şeklinde konuştu. Bu ifadeler, ABD’nin Orta Doğu politikalarının genel çerçevesini etkileyebilir.
Rubio, Suriye’de Beşar Esad rejiminin devrilmesinin önemli bir fırsat sunduğunu belirtirken, İran ile Rusya’nın Suriye’deki etkisinin azalmasının kritik bir durum olduğunu vurguladı. Suriye’deki geçiş sürecinin dikkatle izlendiğini ifade eden Rubio, Heyet Tahrir Şam’ın geçmişinin güvenilir olmadığını, ancak ABD’nin ulusal çıkarları doğrultusunda hareket edeceklerini aktardı.
Soru üzerine, Suriye’de DEAŞ’a karşı mücadele ettikleri PKK/YPG’ye destek vermeye devam edeceklerini belirten Rubio, “Evet, kesinlikle” yanıtını verdi. Bu durum, DEAŞ’ın güçlenmesini engellemek adına önemli bir strateji olarak öne çıkıyor.
Rubio, Türkiye’nin Suriye’deki gelişmelere bakışının da önemli olduğunu dile getirdi. Özellikle Kürtler (PKK/YPG) konusundaki hassasiyetin bu süreçte önemli bir rol oynadığını söyleyerek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ABD’deki yetki devri sürecini mevcut anlaşmaların ihlali için bir fırsat olarak görmemesi gerektiği konusunda mesaj vermenin önemli olduğunu belirtti. Bu mesaj, Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin ve Suriye’deki gelişmelerin nasıl şekilleneceği açısından belirleyici bir etken olabilir.
Sonuç olarak, Marco Rubio’nun bu açıklamaları, gelecekteki ABD dış politikasının ve Orta Doğu’daki stratejilerin çok önemli ipuçlarını içermektedir. Rubio’nun özellikle İran konusunda sarf ettiği sözler ve Suriye’deki durumla ilgili öngörüleri, bölgedeki dengeleri etkileyebilecek bir etkiye sahip olabilir.