Suriye’de, tarihi bir zafer kazanılırken, Esad rejimine dair korkunç gerçekler gün yüzüne çıkmaya devam ediyor. Geçtiğimiz hafta muhalif gruplar tarafından devrilen Baas rejimi, 61 yıl boyunca iktidarda kalmıştı. Söz konusu rejimin lideri Beşşar Esad ise bu süreçte Rusya’ya sığınmak durumunda kaldı.
Esad rejiminin çöküşü sonrası Suriye’nin kötü şöhretli gözaltı merkezlerinde yaşanan sıkıntılar ve insanlık dışı uygulamalar gün yüzüne çıkmaya başladı. Bu süreçte, Şam Havaalanı’nın hemen arkasındaki Hüseyniye bölgesinde toplu mezar bulunduktan sonra, bölgedeki arama tarama çalışmaları devam etmektedir.
TOPLU MEZARLAR GÖRÜNTÜLENDİ
Toplu mezarı keşfeden Eymen Halil, burada 2005 yılından beri bekçilik yaptığına dikkat çekerek, olayların ilk başlangıcına tanıklık ettiğini belirtti. Halil, “Bir gün büyük bir aracın alana geldiğini gördüm. Kapıyı açtıklarında içeri yayılan koku beni çok etkiledi. İstifra edecek gibi oldum ve geri çekildim çünkü bunun dayanılması zor olduğunu düşündüm” dedi.
30 Eymen Halil, o dönemde güvenlik güçlerine benzer kıyafetler giymiş kişilerin sık sık geldiklerini anlatarak, kendisinin gitmediği halde yanlarında giden arkadaşlarının bir daha geri dönmediğini ifade etti. Bu durum onun düşüncelerinde büyük bir karmaşa doğurdu.
Halil, her gelişlerinde yaklaşık 150 ceset getirdiklerini ve “Bir çukur kazıyorlar, cesetleri getirip oraya boşaltıyorlar ve gidiyorlar. Başta gündüz geliyorlardı, sonra gece gelmeye başladılar” şeklinde konuştu. Haftada bir veya iki kez bu mezara ceset gömme işlemi yapıldığını vurguladı.
“Tır ya da kepçeyle geldiklerinde, mezara birilerini gömmek için geldiklerini anlamak zor olmuyordu” diyen Halil, “Yüzlerce kişinin bu mezarlığa gömüldüğünü biliyoruz” diye ekledi. Ancak, gömme işlemlerini gerçekleştiren bu kişileri tanımadığını belirtti. “Bu insanların ortaya çıkmasını Allah’tan dileriz; buranın kesinlikle ölülerle dolu olduğunu biliyoruz” ifadelerini kullandı.
“BELKİ CESEDİNİ YA DA KEMİKLERİNİ BULURUZ DİYE BURAYA GELDİK”
Diğer yandan, Şam’dan gelen 32 yaşındaki Mazhar Arakusi de bu toplu mezar keşfinin kendisi için anlamlı olduğu belirtirken, “4 erkek kardeşiz ve bizi 3 Ocak 2014 tarihinde gece yarısı evimizden alıp götürdüler” açıklamasında bulundu. Uzun bir süre hapiste kaldıklarını ve burada 5 ay boyunca işkence gördüklerini anlattı.
Arakusi, “Biz 4 kişi girdik, sadece 3 kişi çıktık. Ağabeyim işkenceden hayatını kaybetti. Biz de ağır işkencelere maruz kaldık. Duyduk ki burada toplu mezar bulunmuş. Belki cesedini ya da kemiklerini buluruz diye buraya geldik; DNA testi yaptırıp onu İslami usullere göre defnetmek istiyoruz” dedi.
Son olarak Arakusi, mezardaki cesetlerin çıkarılarak kimliklerinin tespit edilmesini umduğunu ifade etti: “Mezardaki kişiyi senin yakının olduğunu biliyorsun ama nerede olduğunu bilmiyorsun. Tek yapabileceğin dua etmek” şeklinde konuştu.
