Suriye’de, Esad rejiminin devrilmesiyle birlikte, özellikle işkence merkezlerinde yaşananlar gün yüzüne çıkmaya başladı. Bu bağlamda, Şam’ın merkezinde yer alan Mezze Hapishanesi’nde mahkumların tutulduğu hücrelerin durumları oldukça dikkat çekici. Bu hapishanede, 10 kişinin sadece 2 metrekarelik hücrelerde barındırıldığı ve bu alandan yalnızca oturarak sığabildiği görülmektedir.
Eski mahkum Hüssam Khatip, burada geçirdiği zamanları ve yaşadığı travmaları anlattı. Khatip, hapishanede 2016 yılında 3 ay kaldığını ve Esad muhalifi WhatsApp yazışmaları nedeniyle toplamda bir yıl tutuklu bulunduğunu ifade etti. Bu dönemde ciddi işkencelere maruz kaldığını ve çoğunlukla oturarak uyumak zorunda kaldığını belirtti. Ayrıca, tuvalet ihtiyaçlarını karşılamak için pet şişeleri kullandıklarını kaydetti.
Hüssam Khatip, hapishanedeki deneyimlerini detaylandırarak, 3 ay boyunca yalnızca oturarak uyuduklarını, bazen de cenin pozisyonunda sırayla uyumak zorunda kaldıklarını açıkladı. Her hücrede sabun veya zeytin çekirdeği ile çizilmiş takvimlerin bulunduğunu ve mahkumların hapiste geçirdikleri zamanı bu takvimlerle hesapladığını belirtti. Khatip, hücre duvarlarına yeşil el sabunlarıyla resimler yapıldığını ve yazılar yazıldığını ifade etti. Aynı zamanda, sabunlarla sabitledikleri iplerin askılık olarak da kullanıldığını vurguladı.
Khatip, işkence odalarında maruz kaldıkları şiddeti de açıkladı. Mahkumların işkence odalarına götürülürken elleri ve ayaklarının zincirlenip gözlerine bantlar takıldığını belirtirken, karanlık odalarda demir çubuklarla dövülmelerinin yanı sıra fiziksel ve psikolojik işkencelere tabi tutulduklarını ifade etti. İşkence odasında kullanılan göz bantlarının yer aldığı bir kovaya ait görüntüler de dikkat çekici bir ayrıntıydı.
Hapishanede kalma koşullarını da anlatan Khatip, iki haftada bir duşa girebildiklerini, bu sürenin uzayabildiğini belirtti. Tuvalet ihtiyaçlarını giderirken gardiyanların birden 10’a kadar saydığını, geç kaldıklarında ise darp edildiklerini aktardı. Ayrıca, hapishanede öğünlerin çoğunlukla sadece 5-6 zeytinden ibaret olduğunu ifade etti. Gardiyanlara kendilerini sevdiren ve sorun çıkarmayan mahkumların bahçeye çıkma ödülü alarak daha iyi bir yaşam fırsatı bulduklarını söyleyen Khatip, orada geçirdikleri anları ‘Cennet gibi’ tanımladı. Zira, hapishanede sadece küçük bir tavan penceresinden gece ve gündüzü ayırt edebiliyorlardı.
Özellikle hapishanenin giriş kısmında bulunan ve ilk sorgulamaların yapıldığı bölgedeki kadın ve erkek üniversite öğrencilerine ait kimliklerin dikkat çektiği dile getirildi. Bu öğrencilerin akıbeti ise hala bilinmiyor ve kaybolanların durumu büyük bir merak ve endişe yaratmış durumda.