Suriye, 13 yıl süren iç savaşın ardından tarihi bir değişim sürecine girdi. Özellikle 2023 yılının Aralık ayı başlarında Heyet Tahrir Eş-Şam (HTŞ) öncülüğündeki muhalif grupların Suriye’nin başkenti Şam’a girmesi, birçok kişi için büyük bir dönüm noktası oldu. Bu gelişme, Suriye tarihinin önemli anlarından birini oluştururken, Esad rejiminin 61 yıllık iktidarının sonuna gelindiğine işaret ediyor.
Savaşın yeniden alevlendiği bu dönemde, muhalif grupların ilerleyişi, 27 Kasım 2023 tarihinde rejim karşıtı silahlı gruplarla Beşar Esad güçleri arasında gerçekleşen yoğun çatışmalarla hız kazandı. 30 Kasım ile 7 Aralık tarihleri arasında ise Halep, İdlib, Hama ve Humus gibi büyük şehirlerde, muhalif gruplar zafere ulaşarak önemli toprak kazançları sağladı. Bu süreçte, halk kitlelerinin de muhalif gruplara destek vermesi, rejimin kontrolünün giderek zayıflamasına yol açtı.
Halkın güçlü desteğiyle birlikte, 7 Aralık 2023’te Şam’a giren muhalif gruplar, Esad rejiminin kontrolünü tamamen kaybetmesine neden oldu. Bu çöküş, Suriye’de yıllardır devam eden kanlı savaşın nasıl bir sonuca ulaşabileceğinin en somut örneği olarak tarihe geçti. Hükümetin çöküşü sadece askeri bir zafer değil, aynı zamanda sosyal ve siyasal bir değişimin de habercisi oldu.
Gelişmeler üzerine dünya genelinde dikkat çekici açıklamalar ve yorumlar yapıldı. Olayları değerlendiren ABD’nin eski Başkanı Donald Trump, Suriye’deki krizi değerlendirerek “Biz oraya karışmayacağız” diyerek dikkatleri üzerine topladı. 2023 yılının Ekim ayında Fransız medyasına verdiği bir röportajda, Trump, “Dünyada çok fazla kriz var. Suriye’deki krizi Suriyeliler kendi başlarına çözmek zorundalar çünkü biz oraya karışmayacağız, Fransa da öyle,” ifadelerinde bulundu. Bu açıklama, uluslararası toplumun Suriye konusundaki tutumunu bir kez daha gündeme getirdi.
Suriye’deki bu son gelişmeler, uluslararası politikaların yanı sıra bölgedeki güç dengelerini de etkileyebilecek potansiyele sahip. Esad rejiminin çöküşü, hem bölge ülkelerini hem de sürecin dışında kalan uluslararası aktörleri etkileyecek yeni bir siyasi denge arayışını beraberinde getirebilir. Özellikle muhalif grupların bu süreçte nasıl bir yön alacağı, Suriye’nin geleceği açısından kritik önem taşıyor.
Sonuç olarak, Suriye’de yaşanan bu tarihi anlar, birçok kişi için umutsuzluk ve karamsarlıkla anılan yılların ardından bir değişim umudu yaratıyor. Ancak, bölgedeki karışıklıkların sona erip ermeyeceği, uluslararası toplumun müdahalelerine ve muhalif grupların alacağı kararlarla şekillenecektir. Şu aşamada, Suriye halkının kendi kaderini tayin etme süreci büyük bir eminlikle ilerliyor gibi görünüyor.