Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) bir kez daha gerilim dolu anlara sahne oldu. Bu seferki gerginliğin tarafları Demokrasi ve Özgürlükler Partisi (DEM Parti) ve İyi Parti arasında yaşandı. Gerilimin nedeni ise, Kürtçe ile ilgili yapılan tartışmalar oldu. İyi Parti’den Ayyüce Türkeş, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, Kürtçenin bir dil değil, bir diyalekt olduğunu savundu.
Ayyüce Türkeş, “Kürtçe, üç dilin kelimelerinden oluşmuş diyalekttir” dedi. Bu diyalektin, Türkiye’nin doğu ve güneydoğu bölgelerinde yaşayan Kürt halkı tarafından konuşulduğunu ve ilim adamlarının yaptığı araştırmalara göre yaklaşık 8,200 kelimeden oluştuğunu belirtti. Türkeş, bu mesele üzerinde dikkatlice düşünülmesi gerektiğini vurgulayarak, “Meseleyi iyi teşhis etmezsek, geçmişte yaşadığımız acı olayları tekrar yaşamak zorunda kalabiliriz” ifadelerini kullandı.
Türkeş’in iddiaları çerçevesinde DEM Parti sıralarından itiraz sesleri yükseldi. DEM Partili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Türkeş’in Türkçe Olimpiyatları’na katıldığını hatırlatarak, “Türkçeye dair fikir beyan etsin” dedi. Koçyiğit, Kürtçenin, insanlığın en kadim dillerinden biri olduğunu ve sanat, müzik ve edebiyat dili olarak halklarına hizmet ettiğini dile getirdi. Sözlerine devam eden Koçyiğit, “O eski teorileri burada kimse bize anlatmasın. Biz Kürt kökenli değil Kürt’üz, dilimiz de Kürtçedir” şeklinde konuştu.
Koçyiğit’in sözlerine yanıt veren bir diğer İyi Partili temsilci, Turhan Çömez, DEM Parti üyelerinin kullandığı dili eleştirdi. Çömez, bu tür ifadelerin parlamentoya yakışmadığını belirtirken, kürsüdeki konuşmaların düzeltilemeyeceğini, yalnızca farklı görüşlere saygı gösterilmesi gerektiğini söyledi. “Niçin ‘dağdan mı geldiniz’ dedim?” sorusunu soran Çömez, düşmanca bir üslubun kabul edilemeyeceğini ifade etti.
Bu gergin tartışmalar, TBMM’nin içindeki siyasi iklimin ne kadar gerilimli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Hem İyi Parti hem de DEM Parti paydaşları, kendi görüşlerini savunmakta kararlıydı ve özellikle Kürtçe’nin statüsü konusunda birbirlerine karşı net eleştirilerde bulundular. TBMM’deki bu tartışmalar, toplumun daha geniş kesimlerini ilgilendiren dil ve kimlik meselelerinin nasıl incelikle ele alınması gerektiğine dair önemli bir örnek teşkil ederken, aynı zamanda siyasi gerilimlerin ne kadar derinlere kök saldığını da gösterdi.
Tüm bu yaşananlar, TBMM’nin sadece yasaların geçirildiği bir yer olmadığını, aynı zamanda farklı kültürel ve kimliksel meselelere dair tartışmalara ev sahipliği yaptığını ortaya koyuyor. Kürtçe tartışmaları, Türkiye’nin siyasi yapısındaki farklılıkları, toplum içindeki kimliklerin varlığı ve bu kimliklerin nasıl ifade edildiğine dair önemli bir ayna tutuyor.