ABD Başkanı Donald Trump, ikinci döneminin ilk 100 gününde imzaladığı kararlar ve hayata geçirdiği politikalar dolayısıyla farklı eyaletler ve federal mahkemelerde ciddi bir karşıtlıkla karşılaştı. Ocak ayında 20, şubat ve mart aylarında her ay yaklaşık 75, nisan ayında ise 50’den fazla dava başvurusu yapıldı.
ABC tarafından derlenen verilere göre, bu davaların çoğunda göçmenlere yönelik sınır dışı politikaları, askerde eşitlik ve çeşitlilik uygulamalarının iptali, doğum yoluyla vatandaşlık hakkının kaldırılması, federal kurumlarda yaşanan kitlesel işten çıkarmalar ve fon kesintileri gibi meselelere yer verildi.
ABD GÜNDEMİNİ MEŞGUL EDEN DAVALAR
Özellikle Harvard ve Columbia üniversiteleri gibi kurumlarda düzenlenen Filistin destekli gösterilere yönelik fon kesintileri ve Gazze’deki soykırıma karşı duran öğrenciler Mahmud Halil ile Rümeysa Öztürk’ün gözaltına alınması ve vize iptali gibi konularda açılan davalar, ülke gündeminde büyük yankı uyandırdı.
Trump yönetimi, federal kurumlardaki işten çıkarmalara dair bazı davalarda başarı sağlarken, hukuki süreç olmaksızın yapılan sınır dışı etme girişimlerinde ise federal hakimlerin geçici durdurma kararları uygulamaları engelledi.
FEDERAL YARGIÇLARIN KARARLARININ İHLALİ
Başkan Trump’ın politikalarına karşı verilen yargı kararları, muhalif gruplar tarafından yargının bağımsızlığının ve yönetime karşı denetim işlevinin doğrulanması açısından övülürken, Trump destekçileri tarafından ‘yargı darbesi’ ya da ‘ABD dış politikasının yargıçlar aracılığıyla şekillendirilme çabası’ olarak yorumlandı.
Bu süreçte, Trump yönetiminin federal mahkemeden aldığı korumaya rağmen El Salvador hapishanesine “yanlışlıkla” gönderilen Kilmar Abrego Garcia davasında olduğu gibi, en az altı kez federal yargıçların kararlarını ihlal edip uygulamalara devam etmesi ve mahkeme kararlarını uygulamaması, ülkede ciddi tartışmalara yol açtı.