Son günlerde Amerikan medyasında geniş yankı uyandıran ve “Grönland’ı Yeniden Büyük Yapalım Yasası” olarak bilinen bir tasarı gündem oluşturmaktadır. Bu yasa tasarısı, Cumhuriyetçi Meclis üyesi Andy Ogles tarafından hazırlandı ve Temsilciler Meclisinde bir grup Cumhuriyetçi üye tarafından desteklendi.
Özellikle yasa tasarısı, 2024 yılında ABD başkanlık koltuğuna oturacak olan Donald Trump’a, Grönland’ı satın alabilmek için Danimarka ile müzakerelere girişme yetkisi vermesi açısından büyük önem taşıyor. Bu tasarının, Temsilciler Meclisi ve Senato’da gelecek günlerde düzenlenecek oylamalarla onaylanma ihtimali yüksek gibi duruyor. Cumhuriyetçilerin her iki kanatta da çoğunluğu elinde bulundurması, bu tasarının yasalaşmasını muhtemel kılıyor.
Yasa tasarısının hayata geçebilmesi için, öncelikle hem Temsilciler Meclisi hem de Senato tarafından onaylanması gerekiyor. Ardından, nihai imza süreci için ABD Başkanı tarafından onay verilmesi gerekecek. ABD Başkanı olarak seçileceği tahmin edilen Donald Trump, daha önce yaptığı açıklamalarda, ülkenin ulusal ve ekonomik çıkarları için Grönland üzerinde hak iddia ettiğini belirtmişti.
Danimarka’nın ise Trump’a olumlu ya da olumsuz bir yanıtı söz konusu. Danimarka hükümeti, Trump’a Grönland’ı satın almak yerine, Amerikalıların Ada’daki askeri varlığını artırmasını önerdi. Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen, medyaya yaptığı açıklamada, Trump’ın Grönland’ı zorla almayı düşündüğüne inanmadığını belirtti. Açıklaması, konuyla ilgili daha fazla bilgi sunma amacı taşımaktaydı.
Donald Trump, 23 Aralık 2024 tarihinde Truth Social hesabından Grönland’ın ABD’nin kontrolü altında olması gerektiğine dair görüşlerini paylaşarak, bu konuda ısrarını sürdürdüğünü dile getirdi. Trump, Ada’nın mülkiyeti ve kontrolünün “mutlak zorunluluk” olduğunu vurgulamıştı. Bu ifadeler, Grönland yerel hükümeti ve dünya genelinde birçok kişi ve topluluk tarafından sert tepkilere neden oldu.
Grönland Başbakanı Mute Bourup Egede, Trump’ın görüşlerini yanıtlayarak, “Grönland, Grönland halkına aittir. Biz satılık değiliz ve asla satılık olmayacağız. Uzun süredir devam eden özgürlük mücadelemizi kaybetmeyeceğiz.” şeklinde açıklamalarda bulundu. Egede, bu tür söylemlerin Grönland halkının iradesine aykırı olduğunu ve uluslararası ilişkilerde bu tür mülkiyet taleplerinin geçerli olmadığını belirtti.
Özetle, Grönland üzerinde hâkimiyetin sağlanmasına yönelik tartışmalar giderek derinleşirken, ABD ve Danimarka arasında aşamalı bir diplomatik süreç de yaşanacak gibi görünüyor. Temsilciler Meclisi ve Senato’daki oylamalar, konuyla ilgili daha geniş bir perspektif sunacak. Bu gelişmeler, hem ulusal hem de uluslararası siyasette önemli bir etki yaratma potansiyeline sahip. Grönland’ın geleceği üzerinde gerçekleştirilmesi muhtemel görüşmeler, sadece bölge için değil, dünya gündemi için de başlıca meselelerden biri haline gelmiş bulunuyor.
