Bugün açıkladığı politika faizi ve tuttuğu rezervlerle gündem olan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), kurum olarak Türkiye’nin tarihine derin izler bıraktı. Rezervler, 20 Eylül haftasında yaklaşık 156,4 milyar dolarla rekor kırarken, swap hariç net rezervlerde de yükseliş yaşandı. Uygulanan ekonomi programı sayesinde azalan cari açık ve artan rezervler, ülkenin risk primini düşürürken finansal istikrarı güçlendirmeye devam ediyor.
Merkez Bankası’ndaki bu gelişmeler devam ederken TCMB, 93. yıl dönümünü kutluyor. Birinci Dünya Savaşı sonrası, ülkelerin kendi para politikalarını belirlemesi yönündeki eğilimin etkisiyle Kurtuluş Savaşı ile ekonomik bağımsızlığın güçlenmesi amacıyla bir merkez bankası oluşturulması gündeme geldi. 1923’te İzmir İktisat Kongresi’nde “milli devlet bankası” kurulması fikri üzerinde duruldu. 1927’de dönemin Maliye Bakanı Abdülhalik Renda’nın teklifiyle Merkez Bankası kurulmasına dair kanun taslağı kabul edildi.
Dönemin Hollanda Merkez Bankası Başkanı Dr. Gerard Vissering’in Türkiye’ye rapor sunması ve İtalyan uzman Kont Volpi’nin Türk lirasının istikrarı için merkez bankası kurulmasının şart olduğunu belirtmesiyle hükümet, gerekli yasal çerçevenin hazırlanması için adımlar attı. 1930’da kabul edilen Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu ile TCMB, 3 Ekim 1931’de faaliyete başladı.
İkinci Dünya Savaşı’nın etkisiyle 1940’larda dünyada olduğu gibi Türkiye’de de Merkez Bankası, kamu kesiminin finansman açığını kapatmaya yönelik uygulamalar gerçekleştirdi. 1950’lerde ise büyüme ve hızlı kalkınmanın finansmanı, TCMB kaynaklarından sağlandı. 1960’larda planlı ekonomiye geçişle banka, ekonomik koşullara paralel genişlemeci para politikaları izledi ve kamuya kaynak sağlamaya devam etti.
1211 sayılı TCMB Kanunu’nun kabul edilmesiyle 1970’te bankanın yasal statüsü, organizasyon yapısı, yetki ve görevlerinde değişiklikler yapıldı. Kurumsal olarak yenilikler getirildi ve araç bağımsızlığının önemi vurgulandı. 1980’lerde ekonomik kararlar ve finansal serbestleşme süreci Merkez Bankası’nın faaliyetlerini şekillendirdi. 1990’larda ise bankanın politika kararları ile öngörülebilirliğinin artırılması ve döviz kurları politikalarının uygulanması dönemi başladı.
2000’lerde enflasyon hedeflemesi rejimi uygulanmaya başladı ve 6 sıfır atılarak yeni Türk Lirası tedavüle çıkarıldı. 1211 sayılı Merkez Bankası Kanunu’na göre, bankanın hisse senetleri farklı sınıflara ayrılarak sermaye yapısı belirlendi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, fiyat istikrarını sağlama ve sürdürme amacıyla çalışmalarını yürüterek ülkenin ekonomik dengesini koruma yolunda önemli adımlar atmaya devam ediyor. Kuruluşundan bu yana 27 farklı başkanın görev yaptığı banka, Türkiye’nin ekonomik geleceğine önemli katkılar yapmıştır.