“`html
Türkiye, 4 Şubat 2025 tarihinde önemli bir diplomatik görüşmeye ev sahipliği yaptı. Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabul edildi. Bu görüşmede, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve iki ülke arasındaki güvenlik stratejileri hakkında iş birliği vurgusu yapıldı. Erdoğan ve Şara’nın gerçekleştirdiği bu görüşme, uluslararası medya tarafından dikkatle takip edildi.
Suriye’deki 13 yıllık iç savaşın ardından Türkiye’nin muhalifler lehinde tutumunu sürdürmesi, yeni yönetimle kurduğu ilişkilerin başta İsrail olmak üzere birçok ülke açısından rahatsız edici bir durum haline geldi. İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, Moldova’nın başkenti Kişinev’de bulunan yeni büyükelçilik açılışında, Moldova Cumhurbaşkanı Maia Sandu ile görüşmeler gerçekleştirdi.
Saar, bu görüşmede Türkiye ve Suriye konularını gündeme getirdi ve Türkiye’nin Suriye’deki etkinliğini ve nüfuzunu değerlendirerek ülkelerini ve müttefiklerini bu konuda uyardı. Saar, Suriye’nin başkenti Şam’daki yeni hükümetin cihatçılardan ve İslamcılardan oluştuğunu belirtti. Şu anki yönetimin, ekonomik, yönetsel ve uluslararası alanda meşruiyet kazanma çabası içinde olduğuna dikkat çekerek daha çekingen bir yaklaşım izlediklerini ifade etti.
Bunun yanı sıra Gideon Saar, geçmişte gerçekleşmiş olan pek çok İslamcı hareketin de benzer bir duruma sahip olduğunu vurguladı. Örneğin, Iran’da Humeyni’nin 1979’da gerçekleştirdiği devrim de bu bağlamda değerlendirilebilir. Bu sebeple, Suriye’deki yeni hükümetin faaliyetlerinin dikkatlice izlenmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Ayrıca Saar, yeni rejim üzerinde en büyük etkinin Türkiye’ye ait olduğunu belirtti. Türkiye’nin bölgedeki eylemlerinin son derece önemli olduğunu ifade eden Saar, “Bizim için en önemli şey güvenliğimizi korumaktır. İran tehdidi en acil olanıdır.” dedi. Bu bağlamda, Türkiye’nin Suriye’deki rolünün kritik bir öneme sahip olduğunu vurguladı.
Saar, Türkiye’nin bu dönemde Suriye’nin en baskın ülkesi konumuna geldiğini ve bölgede Sünni İslam’ın liderliğini hedeflediğini belirterek, “Türkiye’ye dikkat etmek önemlidir.” şeklinde bir açıklama yaptı. Bu ifadeler, Türkiye’nin Suriye’deki askeri ve siyasi stratejilerinin, uluslararası ilişkilerdeki dinamiklerini nasıl etkilediğini ortaya koyar nitelikte.
Sonuç olarak, 4 Şubat 2025’te gerçekleşen Erdoğan ve Şara görüşmesi, Türkiye’nin Suriye politikalarının bölge üzerindeki etkisini artırdığı bir dönemde gerçekleşti. Aynı zamanda İsrail’in bu durumu nasıl değerlendirdiği ve bölgedeki güvenlik dinamiklerinin nasıl şekilleneceği üzerine daha fazla tartışmanın kapılarını araladı. Bu gelişmelerin, önümüzdeki süreçte uluslararası ilişkilerde önemli yansımaları olacağı öngörülmektedir.
“`
Bu metin, Türkiye ve Suriye arasındaki diplomatik ilişkilere dair önemli detayları içermekte ve mevcut jeopolitik durumu açıklamaktadır. Görüşme ve sonrası gelişmeler, bölgesel ve küresel aktörlerin dikkatini çekmekte ve bu bağlamdaki politikaların geleceğini şekillendirecek unsurlar olarak öne çıkmaktadır.
