Enflasyonla mücadele sürecinde, Türkiye’nin ekonomi yönetimi bir süredir önemli politikalar geliştirmekte ve bu adımlar, ekonomideki olumlu verilerin artmasına neden olmaktadır. Uluslararası kuruluşlar yıl boyunca Türkiye’nin kredi notuna ilişkin gerçekleştirdikleri iyileştirmelerle, izlenen politikaların başarısını göstermektedir. Bu durum, makroekonomik verilerin de genel anlamda olumlu sinyaller verdiğini ortaya koymaktadır.
Piyasalarda güvenli bir atmosfer yaratılması, özellikle ödemeler dengesindeki iyileşme ve döviz rezervlerinin elde edilen rekor seviyelere yükselmesiyle ilişkilendirilmektedir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) başta olmak üzere çeşitli ekonomi kurumlarının attığı normalleşme adımları, piyasalarda olumlu karşılanarak, Türkiye’nin borçlanma maliyetlerini de azaltmaktadır. Bu süreç, Türk Lirası (TL) varlıklarına olan yabancı yatırımcı ilgisinin artmasını desteklemektedir.
Bu bağlamda Türkiye’nin 5 yıllık kredi iflas swapı (CDS) primleri, 2024 itibarıyla haftanın son işlem gününde 249,8 seviyesine gerileyerek, Şubat 2020 tarihi itibarıyla görülen en düşük seviyeye ulaşmıştır. Bu veri, Türkiye’nin ekonomik görünümündeki iyileşmenin bir göstergesi olarak değerlendirilmektedir.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, vazgeçilmez öneme sahip olan verilerin ardından bir dizi açıklamada bulundu. Şimşek, “İyileşen risk primimiz sayesinde dış finansmana erişim kolaylaşırken dış finansman maliyeti de düşmektedir” sözleriyle ekonomik gelişmelere vurgu yaptı. Bakan, Türkiye’nin ekonomik programına duyulan güvenin artış gösterdiğini ve bununla birlikte borçlanma maliyetlerinin gerilemesinin de not edildiğini belirtti.
Sosyal medya aracılığıyla yaptığı açıklamada, Şimşek “CDS risk primimiz 250 baz puanın altında. 2020 yılı Şubat ayından sonraki en düşük seviyeye gerileyen CDS, ekonomi programımıza duyulan güvenin ve program kazanımlarımızın en somut göstergelerinden biridir. 2023 yılı Mayıs ayına göre bakıldığında, gelişmekte olan ülkelerde ortalama 49 baz puan düşerken, Türkiye’de bu düşüş 456 baz puana ulaşmıştır” dedi.
Bütün bu göstergeler, Türkiye’nin uluslararası ölçekteki ekonomik performansını artırarak, yatırımcıların Türkiye’ye olan bakış açısını olumlu yönde değiştirdiğini göstermektedir. Ülke, finansman maliyetlerini düşürücü adımlar atarak, dış kaynaklara erişimi güvenli bir hale getirmeyi hedefliyor. Bunun yanı sıra, ekonomik istikrarın sağlanmasıyla birlikte yatırım ortamının genişletilmesi planları hayata geçirilmektedir. Tüm bu durumlar, Türkiye’nin ekonomik programını daha etkili bir şekilde uygulama çabalarının ve başvurulan politikaların bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Özetle, Türkiye’nin ekonomik yönetimi, enflasyonla mücadelede attığı adımlarla önemli başarılar elde etmektedir. Piyasalarda güven ortamının tesis edilmesi, uluslararası kuruluşlardan gelen iyileştirme notları ve düşen borçlanma maliyetleri, ülkenin ekonomik geleceğini olumlu yönde etkilemektedir. Ekonomi yönetimi, ilerleyen dönemlerde de bu trendin devam etmesi için gerekli önlemleri almakta kararlıdır.