Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, 25 Aralık 2024 tarihinde Bakü-Grozni seferi sırasında Kazakistan’ın Aktau şehri yakınlarında düşen Azerbaycan Hava Yolları’na ait yolcu uçağıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Uraloğlu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımında, kazanın araştırılması için Türkiye’den 8 kişilik bir uzman heyeti görevlendirdiklerini duyurdu.
Bakan Uraloğlu, Azerbaycan Devlet Sivil Havacılık Ajansı’nın talebi doğrultusunda kazanın sebeplerini araştırmak, teknik ve operasyonel analizler gerçekleştirmek ve gerekirse destek sağlamak amacıyla bir heyet kurulduğunu belirtti. Bu heyetin, olayın tüm yönlerini incelemek ve elde edilen sonuçları raporlamak için yerel yetkililerle koordineli bir şekilde çalışacağına dikkat çekti.
Uraloğlu, Bakü’ye hareket eden heyetin çalışmalarına bugünden itibaren başlayacağını ifade ederek, “Türkiye olarak her koşulda Azerbaycan’ın yanında olduğumuzu belirtiyor, hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, Azerbaycanlı kardeşlerimize bir kez daha geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.” sözlerini ekledi.
UÇAĞIN DÜŞMESİNE RUS FÜZESİ NEDEN OLDU
Azerbaycan Hava Yolları’na ait Embraer 190 tipi yolcu uçağı, 25 Aralık 2024 tarihinde düşmüştü. Uçakta 5 kişilik mürettebat ve 62 yolcu olmak üzere toplam 67 kişi bulunuyordu. Kazada öne çıkan trajik bilgiler ise 38 kişinin hayatını kaybettiği, 29 kişinin ise yaralı olarak kurtulduğu yönündeydi.
Azerbaycanlı yetkililer, uçağın düşmesinin sebebi olarak Rus Pantsir-S hava savunma sistemi tarafından yapılan bir saldırıyı doğruladıklarını ifade ettiler. Bu durum, uçuşun güvenliği ve bölgedeki hava trafiği için ciddi bir endişe kaynağı oluşturdu. Olayın ardından, uluslararası sivil havacılık camiasında ve güvenlik alanında yapılacak yeni değerlendirmeler, çeşitli ülkeler ve hava yolu şirketleri tarafından büyük bir ilgiyle takip ediliyor.
Bu trajik olay, sadece bir hava kazası değil, aynı zamanda bölgedeki siyasi ilişkiler ve güvenlik durumları üzerinde de etkili olabilecek bir gelişmeydi. Uçağın düşmesi, kazanın nedenleri konusunda daha derinlemesine bir inceleme gerektirdiğinden, Türkiye’nin direkt müdahil olması önem arz etmekte. Uraloğlu’nun tanımladığı gibi, bu tür olayların uluslararası işbirliği ve uzmanlığın paylaşımı ile en kısa sürede netliğe kavuşturulması gerektiği açıktır.
Sonuç olarak, bu olay vesilesiyle, hem Azerbaycan hem de diğer ülkeler için hava trafiği güvenliği, askeri hava savunma sistemleri ve uluslararası ilişkiler konusunda daha kapsamlı politikaların geliştirilmesinin önemi bir kez daha gözler önüne serilmiş oldu.
