Brüksel’de gerçekleşen Avrupa Birliği (AB) Liderleri Zirvesi’nde, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Ukrayna’nın savunma kapasitesinin artırılması gerektiğini vurguladı. Leyen, bölgede barışın sağlanmasının sadece Ukrayna için değil, ABD’nin çıkarları açısından da önemli olduğunu belirtti. Bu ifadeleriyle, uluslararası işbirliğinin ve desteklemenin barışın inşasındaki rolünü ortaya koydu.
Ursula von der Leyen, Ukrayna’daki barışa ulaşmanın sadece askeri güçle mümkün olabileceğini ifade ederek, bu süreçte ABD’nin de rol alması gerektiğine değindi. “Ukrayna’da barışa güç yoluyla ulaşılması, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın da çıkarına. Eğer Trump bunu başarmayı hedefliyorsa, AB ve üye ülkelerin desteğiyle bu mümkün olacaktır” ifadelerini kullandı. Leyen, bunun için belirli ön koşulların yerine getirilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.
Leyen, Ukrayna’nın ekonomik dayanıklılığını sağlamak için önemli adımlar attıklarını, örneğin 2025 yılına kadar Ukrayna’nın hayatta kalmasını sağlayan desteklerin büyük ölçüde Avrupa tarafından sağlandığını söyledi. Avrupa’nın, Ukrayna’nın savunma sanayisine yatırım yaparak, ihtiyaç duyduğu askeri yetenekleri temin ettiğini vurguladı. Bu bağlamda, kış aylarında Ukrayna’nın enerji sisteminin hayatta kalabilmesi adına Avrupa’nın katkısının büyük olduğunu ifade etti.
Leyen, Avrupa’nın 1,8 gigavat enerji desteği vererek Ukrayna’nın enerji sisteminin kış boyunca ayakta kalmasını sağladığını bildirdi. Bu durum, Avrupa’nın sağlamış olduğu desteğin, güç yoluyla barışa ulaşma yolundaki önemini pekiştiriyor. Leyen, “Bu durum herkesin çıkarınadır” ifadesiyle, uluslararası işbirliğinin gerekliliğine dikkat çekti.
Sonuç olarak, Ursula von der Leyen’in konuşması, Avrupa Birliği’nin Ukrayna’ya olan desteğinin sadece askeri değil, aynı zamanda ekonomik ve enerji temininde de önemli olduğunu gözler önüne serdi. Barışın sağlanması için uluslararası iş birliğinin şart olduğunu bir kez daha vurguladı. Bu çerçevede, hem AB hem de ABD’nin Ukrayna’ya olan yardımları, küresel ölçekte barışın tesis edilmesi adına kritik bir rol üstleniyor. Avrupa’nın bu süreçteki aldığı inisiyatifler, uluslararası ilişkiler ve güvenlik politikaları açısından önemli bir dönüm noktası olabilir.
