Uzmanlar, emeklilik sisteminin yükünün doğurganlık hızının düşmesi ile artacağını savunuyor. İlerleyen dönemlerde çalışma çağındaki nüfusun azalması ekonomik sorunlara neden olabilir. Hacettepe Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aykut Attar, Türkiye’deki doğurganlık hızındaki düşüşün nüfus yapısını etkilediğini belirtti. Yaşlı nüfusun artması, sosyal güvenlik sistemlerinin finansal yüklerini artırabilir.
Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayşe Abbasoğlu Özgören ise 2014 yılında hesaplanan toplam doğurganlık hızının, zamanla sürekli düşerek 1,51 seviyesine indiğine dikkat çekti. Doğurganlığın azalması, nüfustaki yaş dağılımını etkiler. 2023’te Türkiye’de ortanca yaş 34’e çıktı, 65 yaş üstü nüfusun oranı ise yüzde 10,2’ye ulaştı. Bu durum, ülkenin yaşlanan nüfusa sahip olarak sınıflandırılmasına yol açtı.
Ülkenin ekonomik büyüme fırsatının, nüfusun yaşlanmadan önce artan iş gücüyle ilişkili olduğunu belirten Özgören, Türkiye’nin demografik fırsat penceresinden geçtiğini vurguladı. Çalışma çağındaki nüfusun oranının 2023’te yüzde 68,3’e ulaştığını belirten Özgören, bu olumlu trendin desteklenmesi gerektiğini ifade etti. İş gücü piyasasının gelişmesi ve gençlerin eğitimi gibi politikaların hayata geçirilmesi önem taşıyor.
Uzmanlara göre, doğurganlık hızının düşmesi ve nüfus yapısındaki değişimler, emeklilik sistemine baskı yapabilir. Bu durum, ekonomik sistemde dengesizliklere yol açabilir. Demografik değişimlerin ekonomi üzerindeki etkisinin önlenmesi için uzun vadeli planlamalar yapılması gerekmektedir. Türkiye’nin yaşlanan nüfus yapısına adaptasyon sürecinin, ekonomik ve sosyal politikalarla desteklenmesi gerekmektedir. Çalışma çağındaki nüfusun azalması, iş gücü piyasasında dengesizliklere ve sosyal güvenlik sistemlerinde sıkıntılara sebep olabilir. Bu nedenle, geleceğe yönelik sürdürülebilir politikaların geliştirilmesi önem arz etmektedir.